Tuesday, November 22, 2011

Karıncalar Çıktı Mavi Mavi Oynadılar (Hikayeli)

Esrarengiz bi gün değildi. Belli aralıklarla görüştüğümüz aile hekimini ziyaret edip biten ilaçlarımı yazdırmıştım. Kendisi bana yine tavsiyeler verdi. Amansız bir hastalığa yakalanmadığımı, bundan dolayı İbo Show kıvamında olduğunu bildiği yaşamıma devam etmemi söyledi. Kendi halime şükretmem gerektiğini, insanların doğuştan kör olduklarını veya kanser gibi tehlikeli hastalıklarla uğraştığını dile getirince de durumdan sıkılıp "he abi he" diyerek odasından ayrıldım.

Eczaneye gidip ilaçlarımı alacaktım. Eczaneye ilaçlarımı temin etmekten başka tartılmak sebebiyle de gidiyordum. Daha kilolu çıkayım diye bakkaldan su alıp onu içecektim. Her zamanki gibi küçük hesapların adamıydım. İçimden kendime "suya 50 kuruş vereceğine tartıda gelen kiloya 500 gram eklesene gerizekalı, hem böylelikle paradan da tasarruf edersin" dedim. Mantıklı geldi, ayda 2 kere doktora gitsem bu sayede senede 12 lira biriktirebilirdim. Bu parayla kendime 1 tane 4 ortalı harita metod defteri ve o beğendiğim miki fareli kalemtraşı alabilirdim.

Suyu aldığımı farkettiğim için şu an bunu tartışmanın anlamsız olduğunu düşündüm. Oturdum, başımı göğe kaldırıp, burnumu sıkarak suyu içtim. Böylelikle su vücudumda daha çabuk yayılacaktı. Ayağa kalkıp tekrar yola koyulmaya başladım. Aman yürürken çok kalori harcamayayım da tartıda hafif gelmeyeyim diye ağır adımlarla, adeta bir robotmuşcasına hareket ediyordum. Robokop haricinde hiçbir robotu sevmediğimden mütevellit yanlış şeyler yaptığımı düşündüm ama bir yandan da tartıda hafif gelmek istemiyordum. Robotları umursamadım o an.

İkilemde kalmak bana göre değildi çünkü. Her zaman net olmayı tercih ederdim. Angelina Culi mi, Müjde Ar'ın gençliğimi diye sorsalar hiç düşünmeden, çat diye Müjde Ar'ın gençliği derdim, tereddütsüz penaltı noktasını gösteren hakem edasında. Yürürken zamanın nasıl geçtiğini farketmedim. Bunun tek sebebi derin duygulara dalmam değil de aradaki mesafenin en fazla 5 dakika olmasıydı. Eczaneye girip eczacıyla olan işimi hallettikten sonra tartılmak için hamle yaptım. Yani tartıya çıktım. 68 kilo 900 gram geldiğim için "bana zayıf diyen herkese kafam girsin" diye iç geçirdim tekrar.

Çıkıp, bakkaldan istediğim şeyleri de aldıktan sonra eve yürümeye başladım. İddaa bayiinin önünden geçerken hayata dair yaptığım planlarım geldi aklıma. İddaa bayii sahibi bir insan olmak istediğimden kendimi İddaa'nın logosunun yer aldığı yeşil İddaa yeleğiyle hayal ettim. Yüzüme minik bir tebessüm geldi. İlkokulda 500bin lira okul harçlığı alıp yerde para bulan çocuk gibiydim. Ama çok değil bulduğum para yüzümdeki tebessümden anlayacağım kadarıyla en fazla kağıt 1 milyondu. 20 dolar bulmuş da vodalaaey diye denyo gibi çılgınca sevinen bir insan değildim yani o an.

Üzerimi çıkarıp başka temiz pijama bulamadığım için önümdeki tek seçeneği değerlendirmek mecburiyetindeydim. Annemin evin altında ucuza eşofman satıyorlarmış diyip, bana 10 liraya 2 tane aldırdığı gri aşofman altlarından birini giymiştim. Tanesi 5 lira olmasından dolayı dizi ultra çıkmıştı. Daha doğrusu 70 cm önde giden dizlere sahipti. Yatağıma oturup bağdaş kurdum. Yarın sınavım olduğu ve sınava çalışmayacağım için o gün sadece oturdum. Yapacak hiçbir şey olmadığı için boş boş oturdum...

Monday, November 21, 2011

Ortaçağlı olaylar



Yıllardır merak ettiğim 'Dük mü daha iyi kont mu yoksa lord mu' olayını açıklığa kavuşturdum. maalesef en iyisi DÜKmüş. ismi ÇÜK e benzeyen soylu grubunun en klas soylular olduğunu öğrenince biraz üzülmedim değil ama şimdi geçti. kont dükten sonra geliyormuş, şovalye de en alttaymış. bi de MARKİ ve VİKONT lar varmış ama Marki REPÇİ ismi gibi olduğundan Vikont da yancı kont demek gibi bişey olduğundan listeye koymadım. BARONdan hiç bahsetmiyorum çünkü bildiğimiz gibi tek Baron Mehmet Karahanlı'dır. ha bi de bunların hepsi LORDmuş. yani ayrı olarak LORD diye bişey yok ama olsun. onlar da canımız kanımız.

Wednesday, November 16, 2011

Afrika'nın Yüz Karası

Hotmail benim ilham kaynağım.(değil) HİÇBİR ŞEY GİZLİ KALMAYACAK diye mail atmışlar bana yine. Kendilerine buradan -yani 70 milyonun huzurunda- bir kez daha teşekkür ediyorum, bilinmeyen her şeyimi açığa çıkaracakları için. Zaten teknolojinin hiçbir yararını görmeyeyim ben, hotmail olsun, facebook ve twitter olsun bu işlerin banko en tırt adamlarından biri olarak görsün beni.

Bu adam kerizdir, biz buna banko 10 milyar kredi kitleriz konulu banka mailleri atan hotmail, sezonun yeni trendleri konulu şeyler yazan modalı gelişmişli twitterlar sağolsun son derece kürek hissetmeme yardımcı oluyordu fakat facebook artık bu konuda çığır açtı. Bana abone olmam için can bonomoyu önermeye başladı. kendilerine çok teşekkür ediyorum bir daha dünyaya gelirsem sayelerinde kürek sapı veya mavi leğen olarak hayatımı sürdürebileceğim. Teşekkürler feysbuk, teşekkürler mark zükerberg.

Liechtenstein'da kızlar teklif ediyormuş, Kualalumpur'da kızlar teklif ediyormuş derken bugüne kadar Botswana'da kızlar teklif ediyormuş demediğimi hatırlayınca beklenen son gerçekleşti. Yok lan son falan gerçekleşmedi. Botswana'da kızlar teklif ediyormuş ya dedim benden beklenildiği gibi. Neyse olaya gelmem gerekiyor. Küçükken çok okuduğum, bazı şeylerin farkında olduğum için, yani boş adam olmadığımdan antin kuntin konularda birbirinden gereksiz bilgilere sahibim.

Laos'da kerhanenin 1 dolar olduğuna, (üstelik beğenmezsen para da vermiyormuşsun tam teknik üniversite işi) Arnavutluk'un eskiden büyük çoğunluğunun ateyist olduğuna (şimdi zerre sikimde değil sonuçta herkesin dini kendine) ve Avustralya'da kangurularla döğüş eylemenin bilhassa onlara sataşıp kaçmanın(arkadan kulaklarına vurmanın) yasak olduğuna(avustralya olayı tamamen kolpa) dair birbirinden ulvi bilgilere sahip oldum bu esnada. Şimdi Botswana ne alaka lan diyeceksiniz. Botswana ise aklımda eydisli insan oranının veya sayısının en çok olduğu ülke olarak kalmış.

Ansiklopedide Botswana'nın evvelinde gelen bir ülke vardı. Bu ülke ise Bophuthatswana idi. Bophuthatswana da Botswana gibi Afrika topraklarında yer alan kızlarının teklif etmesiyle ünlü bir ülkeydi. fakat Bophuthatswana'yı diğer ülkelerden ayıran temel bir özellik vardı. Kendileri yeryüzünde görüp görülebilecek en yancı oluşumdu. Kendilerine ait bir isimleri bile yoktu. Halbuse Uganda öyle miydi, bir Kongo veya Kenya öyle miydi? Tabiki deyildi.

Hepsinin kendilerine has isimleri varken ismini vermek istemediğim bu ülke(Bophuthatswana) ise başka bir ülkenin ismine salça olmuştu. Bu yancılık ne kahvede oralet içip para vermeyen adamda, ne "abi senin tanıdık vardı Beşiktaş maçına bize de bilet bulamaz mısın" diyen arkadaş da ne de "ben de geleyim sizle belki bana da ekmek çıkar" mantığıyla hareket edip birtakım şeyleri mahveden arkadaşda mevcut değildi. Evet kendileri dünyanın en utanmaz şeyini yapıp Botswana ismini Bo ve tswana diye ayırıp içine "phutha" kelimesini koymuşlardı.

Phutha kelimesini google'dan arattım. Rusça birtakım şeyler yazıyor, bayan fotoğrafları falan çıkıyor, yani az çok nasıl bir amaca hizmet ettiğini anladım bu ülkenin. Ülkenin ismini koyan insanlar artık belli bir süre Amsterdam gibi yerlerde yaşamış olmalı ki Batının ahlaksızlığını son derece almışlar. Yazıklar olsun size de sizin gibi karaktersiz adamları söz sahibi yapan halka da. Kısa bir araştırma yapan her insanın en büyük özelliğini rahatça bulabileceği Kenya'nın tükürüğünde boğulursunuz umarım. Allah belanızı versin, hepiniz eydis olun.

Saturday, November 05, 2011

hiç de zor değil halbuki

Yaptığın pintilikler sonucunda
İyice leş bir hale bürünmüşsün.
Adeta bir sansar, bir evsiz kılığındasın
İnsanda biraz utanma arlanma olur.
Biraz düşünce, mantık olur.
İnsanlık olur, başka şeyler olur.
Durumun insanlıkla alakası var mı bilmiyorum ama
Senin insanlıkla pek aran yok
Adeta bir dilencisin.
Sümüklünün tekisin.
Git biraz kendine çeki düzen ver.
Acayip tiksinç olmuşsun.
Çok şükür aç değilsin açıkta değilsin.
Yani imkanın var, para sıkıntın yok.
He yok efendim benim karşıma gelsen
Ya okul falan çok yük birikti,
Acayip masrafım var desen
Gel paranı ben vereceğim
Git kendine al epilator
Kimse demesin sana ibnetor
Dayanamıyorum çünkü seni o halde görmeye
Hadi kolların bir yana da
O sakallar hiç yakışmıyor sana.
Gennaro Gattuso gibi sakal bırakmanın
Hiçbir çekiciliği yok inan bana.
Bayram geçsin kontrol edeceğim
Herkes kurban keserken sen de
Kes artık şu sakalları insanlık için
Bayramdan sonra da kesmezsen artık
Ağzına terlikle vuracağım buna emin ol
Hatta çok fazla sinirlenmem sonrası
Yüzüne tekme bile atabilirim
Kıy artık parayı da kendine biraz bak
O sakallara bi çözüm bul
Baktın ki hiç olacak gibi değil
Git bakkala usta bi permatik de
Bas düğmeye bak keyfine.