Friday, December 23, 2011

Kaşınmak

Tramvaydan karşıya geçerken insanların garip el hareketleriyle bana bir şeyler anlatmak istediklerini düşünmeye başladım. "hey hey, selam" diyen bu el hareketleri ve mimikler zamanla "kimsin lan sen kimsin" veya çocukları korkutma ve şaşırtma tepkisi olan "ceeee" ye dönüşmüştü. "asıl siz kimsiniz lan ibneler" edasıyla bir şeyler anlatmak istesem de kapşonumu çıkarınca yanlış şeyler yaptığımın farkına vardım. Yolun ortasında kaplumbağa gibi yürüdüğümden, kulağımda da bir serseri gibi yüksek sesli bir müzik olduğundan, darili darili diye korna çalan minibüsü farketmemiştim.

Minibüsçü ellerini havaya kaldırıp yine jest ve mimiklerle bana "yeter be kardeşim iki saattir basıyoruz kornaya duymuyorsun" dedi. Yine bazı figürlerle dudağımı büküp "pardon abi haklısın" demek istedim. "Onca şey arasında neyle uğraşıyoruz ya" demek istedi, "tamam lan uzatma" diye karşılık vermek istedim. "Aaayt" demek istedi, "sus lan göt" demek istedim ve koşarak kaçtım.

Esaslı adammış ki çolukla çocukla uğraşıp arkamdan kovalama durumlarına girmedi. Binmem gerektiğini düşündüğüm otobüsü koşarken ivmeli hareket yapıp nihayet yakaladım. Sağolsun şoför abi arka kapıyı açmıştı ve rüzgarlı havada diğer otobüsü beklerken donmama mahal vermemişti. Öne doğru ilerleyip akbilimi okutmaya yeltenmişken ne olur ne olmaz "93 mü abi" dedim. "Evet" dedi. "Abi habızıttın mı" diye kafa bulandırmak istedim, "ney" diye karşılık verdi. "Ney değil zurna al eline oyna" demek istesem de şansımı ikinci kez zorlamadım ve "hayırlı yolculuklar" deyip oturmak için arkaya doğru ilerledim.

"Keşke deseydim lan", "hem bu şoförü kesin döverdim ben" diye düşünürken iki önde burnunu karıştırıp sümükleri koltuğun altına süren adamı gördüm. Adama karşı kinler beslemeye başladım. İstedim ki karşısına geçip "orospu çocuğu" diyeyim ama bugün şansımı daha fazla zorlamamam gerektiğini düşündüm. Yine de ilkokul arkadaşım Korhan'ınki gibi ön dişlere sahip olsaydım da iki dişimin arasından fısırıp kısırıp tükürükler gönderseydim dedim ama çok da üzerinde durmadım.

Otobüsten inip kasaba doğru yöneldim. Yarım kilo tavuk göğsü istedim. Tavuklarım hallolurken kasaptaki diğer görevli (görevli deyince avrupa birliği komisyonu üyesi gibi yanlış şeyler sanılmasın bildiğin kasap işte) "sen şu abinin çocuğu musun" dedi, "he abi" dedim. "Baban geldi bugün de ondan sordum" dedi, "tamam abi" dedim ve kasaptan çıkıp eve geldim. Ekmek arası yapıp Arka Sokaklar izledim.

Wednesday, December 21, 2011

Sen yeter ki iste

Allahım yarabbim diyorum
Sen ne kadar mükemmel bir kişisin öyle
Seni o kadar seviyorum
Yaptığın şeyleri o kadar doğru buluyorum ki
Desen bana "Hüseyin bi bak hele"
He çiçeğim, he gülüm, he ceylanım diye
Karşılık versem ben de sana
Tekrar dönüp "10 milyon verir misin bana" desen
Sonra vereceğim ama bak söz diye de eklesen
Hiç düşünmem ve oracıkta derim ki
Yahu anasını sikeyim 10 milyonun
Sen iste ben sana 64 milyon da veririm
77 milyon da veririm
Geri meri de istemem parayı
Teklif bile etme sakın
Aramızda lafı mı olur 77 milyonun
Duymamış olayım böyle bir şeyi
Ama 153 milyon isteme benden
O kadar param yok çünkü
Yok diyelim utanmayıp benden 153 milyon istedin
Na buraya yazıyorum, na buraya
Eğer 2 gün içinde o parayı temin etmezsem
Cümle alem belamı siksin nazlı yarim
Bak cümle alem diyorum açık kapı bırakıyorum
Atı var, eşeği var, zürafası var
Ve inan o kadar istekli olurum ki parayı bulmada
Allem eder kallem eder bulurum
Ben parayı ararken millet der ki
Allah allah neden böyle telaşlı acaba
Yoksa bir derdi mi var, bi sorunu mu var
Ama ben söylenenlere hiç aldırış etmem
Susun amına koduklarım der
Yoluma devam ederim
Konu komşuya, 153 milyon lazım bana acil
Sen de biraz para ateşlesene deyip
Yaklaşık 337 milyon nakit toplarım
Fakat 153 milyonu sana verdikten sonra
Gelip bana dersen o kalan paradan da
Bi 50 lik atsana bana be
Benim televizyonun son taksidi duruyor.
And içerim ki seni merdaneyle döverim
Biliyorsun bunu yaparım.

Monday, December 05, 2011

Karıncalar Çıktı Mavi Mavi Oynadılar - II

10 gün sonra ilk defa okula gidecektim. Uzun bir hastalık sürecimi büyük bir oranda atlattığıma göre okula gitmemde bir sakınca yoktu. Aslında öyle "vay efendim komşunun oğlu epey hastaymış bir ziyarete gitmek lazım" gibi mevzuların döneceği bir durumda değildim. Canım bir süre okula gitmek istemediği için rapor almıştım.

Durumumu şimdi küçümsesem de ilk günler hayvan gibi hastaydım ama komşu teyzelerin gelip "yi ievladım kısır da yi" cümlelerini duymak istemediğim için "yıkılmadım ayaktayım" pozu veriyordum apartmanda. Kimi zaman bakkala inip 5 litre su alarak, kimi zaman merdivenleri 3'er 3'er çıkarak gayet sağlıklı olduğumu belli ediyordum. Apartmanda adım Raki'ye çıksa şaşırmazdım.

Dersin başlamasına 50 dakika kala uyandığım için acele etmem gerektiğinin farkındaydım. Tuvalete gidip idrarımı bir güzel edip eyledikten sonra giyinip yola koyuldum. Otobüse bindiğimde arka tarafa doğru ilerlerken otobüste bir kadın dikkatimi çekti. Kadının dikkatimi çekmesinin tek sebebi vardı. Bu sebep güzelliği değildi. Kadın Tekken'deki Nina'ya benziyordu. Hatta bu benzerlikten öte bir durumdu, kadının Nina olduğuna artık emin gibiydim. Tam kadının yanına gidip "bacım sen Nina mısın" diye soracakken ayağındaki Ugg aykablarını görünce soruyu sormaktan vazcayıp yerime oturdum. Fikirlerim %100 oranında değişmişti. O kadın Nina olamazdı, en fazla Pelin olurdu.

Okula gidip son derece sıkıcı dersi dinleyip çıktıktan sonra tuvalete doğru ilerledim. Yani işemeye gittim. Hedef noktam pisuvara gelmiştim. Gözlerimi kapatıp kafamı yukarı kaldırmış, bir güzel işiyorken "selamun aleyküm" sözüyle irkildim. Ahbaplarımla tuvalette karşılaşmıştım ve ortam anında "selamun aleyküm" den "napıyorsun lan ibnetor" kıvamına gelmişti. İşeyip ettikten sonra bahçeye gidip banklara oturmaya karar verdik.

Onlar teknik üniversitede olan milyonlarca erkek gibi karıya kıza bakarken, bense medeni gibi onların yaptığının yanlış bir hareket olduğunu vurguladım defalarca. Çok uzun süre geçmeden "ibne misin amınakoyim" sözleri şahsıma söylendi. Yani küfür ettiler bana. Durumu uzun uzun açıkladım bana hak verdiler, aslansın abi, kaplansın, yürü be koçum falan dediler. Neden dediler peki? Ben de anlamadım ama olsun, böbürlendim, birtakım olaylara girişesim geldi ama girmedim. Daha önce gaza gelmenin gereksizliğini defalarca görmüştüm çünkü. İlk kez gaza gelmemiştim.

"Yarın da mı rapor alsam, o gebeş adamın dersine gelmemek için" gibi bir cümle kurdum istediğim an rapor alabildiğimi belirterek. İnsanların gözünde Oxford Tıp Fakültesi başhekimini tanıyormuşum gibi bir izlenim yarattım lakin hiç öyle değildi. "Bana da alsana lan rapor" sözlerine başparmağımı işaret ve ortaparmağımın arasına koyarak karşılık verdim ve haeaheahah diye tam bir hıyar gibi güldüm.

İçlerinden biri bir kıza tutulduğunu söyledi. "Abi bence X'e söyle aranızı yapsın madem o da iyi arkadaşınmış, arkadaş arkadaşın pezevengidir sonuçta di mi" dedim. Bir süre kimseden ses çıkmadı. Ben de hadi lan eve gidelim artık dedim. Kısa bir sessizlikten daha sonra fikrim mantıklı bulundu. Eve geldim bilgisayarım yine şarj olmuyordu. Bir süre boşuna onla uğraştım. Okula gitmeden önce şarj aleti ayağıma çarptığından "ananıskm şarj aleti kere" diyip şarjı tekmelediğim aklıma geldi. Baktım, yerinden çıkmıştı. Keşke Malmek'te yaşasaydım orada şarjla kabloylan uğraşmazdım dedim. Oturdum, kafamı ve boynumu kaşıdım.