Thursday, July 28, 2011

tadilat nedeniyle yarra yering

Bir süredir yoğunum. Artık bir iş hayatım var. Dükkana gidip dönen koltukta dönüp çay içen bununla birlikte fm oynayan bir insanım. Anlayacağınız meşgul biriyim.(değilim)

İş hayatımın hiçbir ilginçliği yok, hiçbir farklı olayla karşılaşmıyorum, hiçbir şekilde "aa hadi ya" "olur mu öyle şey" gibi tepkiler verdiğim olaylar yaşamıyorum. Onun dışında dükkana gelip "aabi su içebilir miyiz" diyen çocukları onaylıyorum yer yer başımı hafiften sallayarak, yer yer gözlerimi aşağı kırparak. Az hareketle çok şey anlatıyorum, bu da benim bilimadamı yönümü etkileyici şekilde ortaya koyuyor. taa ki dışarıdan gelen ne sattığını bilmediğim "ciiüüüüuuuuo" sesini duyana kadar. o an ilimini bilimini her şeyi bırakıp ortaokulda ve lisede yaptığım "yiieeskiler alleyooğ yiieskiciee" taklitlerimi aklıma getiriyorum.

Kandil için gelip para isteyen çocukları kovdum o sırada tam da "yeaa ben dinin bu şekilde kullanılmasına karşıyım" diye iç geçirirken. evet tam bir hıyardım her zamanki gibi. ya ne olacağıdım?

Babamın arkadaşı olduğunu öğrendiğim bir adam bir yandan beni kitlerken lisede ve üniversitede hazırlık okuduğumdan dolayı fena halde tuhaflaşmaya başlamıştı. Türlü türlü ingilizce komiklikler şakalar yapıyor meh meh meh diye gülüyordu. %50 indirim olan ayakkapın 100 liradan 50 liraya inmesi gerektiği halde ısrarla 42 lira vermeye çalışan adamın hikayesini anlatıyordu. Bir yandan kasiyerin olmaz beyfendi 50 lira ödeyeceksiniz dediğini söylerken bir yandan da adamın ama altında size 42 yazıyor ki dediğini söylüyordu mekekeke diye gülerken. Zerre gülümsememe rağmen ısrarla rehin alınmıştım ve bu durumdan hiç hoşnut değildim. o an adeta tam bir Serdar Ortaç'a dönüşmüştüm.



Ortamdan kurtulup eve giderken çocuklar gibi şendim. resmen hayata yeniden gelmemiştim ama bi farklılık olduğunu söylemesem Allah korusun fılaş tivi izlerken televizyonun elektrikleri giderdi. evet evin gitmezdi sadece televizyonun giderdi ve benim beynimde hemen bir ışık yanardı "ayı gibi sevinme konusunda şüpheye düşmeseydim şimdi halayımdan uzun havamdan eksik kalmayacaktım kafamı sikiyim" düşünceleri oluşurdu ve bu beni baya üzerdi.

Evdeki tadilat bitince daha nice şeyler yazmaya çalışacağım tabiki niceyi nays diye okuyarak yarak kürek espriler yapan adamlar gibi olmayacağım. çünkü tam bir bilinç beyfendiyim. yeni yine yeniden ya ne olacağıdım?

Saturday, July 09, 2011

Dabulyu dedikleri W'den ibaretmiş

V harfini w ile yazma hastalığına
yakalanmış olabilirim sevgilim
bu durum içimi acıtıyor ama
3 gündür sokakta yatmama
sebep olmuyor gülyüzlüm
çok şükür kendimi o derece
kaybetmiyorum ayva reçelim
ama sen desen v yerine w yazmak
benim hayatta en nefret ettiğim şey
o zaman kendimi yerden yere vurur
2 hafta boyunca sokağa çıkmaz
hatta pencereden kafamı uzatmaya
tenezzül bile etmezdim sevgilim
2 hafta sonunda bana gelip
ben şaka yapmıştım
kendini o kadar harap etmene
gerek yoktu sevgilim desen
kuran hakkı için
ağzını burnunu kırardım sevgilim
fakat sonra pişman olur
seni acilen hastaneye yetiştirip
en kral doktorlarda tedavi ettirirdim
hastanede sıkılmayasın diye
yatağının sonuna
37 ekran televizyon
koydururdum narçiçeğim
ama uydu neyin taktırtmazdım ona göre
sonuçta hastanenin de bir adabı var
kurallarına uymamazlık edemem
hem sen uyurken hizmetlilerin gelip
erotik kanallar izlemediğine de
asla emin olamam baldudaklım
ama sen bana gelip desen
copa america'yı sadece uydu yayınlıyormuş
şimdi ne yapacağız sevgilim
işte o zaman bu isteğine
kayıtsız kalamazdım sevgilim
gerekirse seni buenos aires'e götürür
arjantinli'lerle birlikte
maç izlemeni sağlardım
fakat arjantin gol atınca
doğma büyüme arjantinliymiş gibi
sevinmene izin vermezdim papatyam
sonuçta kırşehirli'sin sen
kime bu ayak sevgilim
kime bu dümen sevgilim
ah sevgilim vah sevgilim

Friday, July 08, 2011

iğrenç pislik ninja turtles

Tüm birimlerin dikkatine, tüm birimlerin dikkatine.

Her zaman böyle bir yerlere çok yetkili bir komisermişim gibi haberler vermek istemiştim. adeta bir Behzat ç gibi bir Rıza baba gibi olmak her zaman hayalimdi sonunda bu isteğimi de blogda gerçekleştirdim.

Yaz geldi hepimiz bazı dar durumlara düşüyor, sıcaklayıp İsmail türüt gibi terliyoruz. Terler bacaklarımdan bir kuğu edasıyla süzülürken benim de bazı gözlemler yapmama fırsat doğuyor. Bacaklarımın normal bir insanın (kahvede bütün gün oralet içen yancı mesela) bacağına göre epey kıllı olduğunu farkediyorum her defasında çok büyük gözlemler yapmıyorum yani. Öyle uzaya araç göndermemi bekliyorsanız yanılıyorsunuz. her ne kadar arkadaş ortamlarında "uzay ortamı tam benlik ya" "uzaylı bahattin tam ben" diye çıkış yapsam da uzay gemilerine "HePiNiSi SiQiYiM uZaYLı KeRe" "Şafak 35 KIRAL TERTİB" yazan bir adam olurum ben, cıvıtırım uzaylıların gözündeki imajım zedelenir. İtin teki olur çıkarım. onun için çok mühim meseleler düşünmemekteyim.

Ayaklarımın bu halinin sebebini anlamaya çalışıyorum.(çalışmıyorum) tüm vücudu kılsız, 2 ay tıraş olmayınca yüzünde anca 6 ya 6 halısaha maçı yapacak kadar tüy çıkabilen biri olmama rağmen ayaklarımın bu durumunu tuhafsıyorum. acaba bir gece uzaylılar(yine uzay <3) gelip ayaklarıma ışın mı attılar, bana çip neyin mi taktılar diyorum. yeri geliyor mutasyona modikasyona mı uğradım acaba lan diyorum ama bunda da pek emin olamıyorum.

hani mutasyona uğramış olsam da bu durumdan hiç hoşnut değilim bunu bilin. Bi kere mutasyona uğramışsam da adam gibi uğramamışım bunda eminim. ne sikim bişeyse çok güçlü bir süperkahraman veya ninja kaplumbağa olacağıma maymun bacaklarına sahip bir birey olmuşum. afedersiniz ama ninja kaplumbağa olmayacaksam sikiyim ben böyle mutasyonu. bütün gün pizza yiyemeyeceksem, yeri gelecek April'ı yalayamayacaksam neye yarar bu mutasyon, ne iştir bu mutasyon. biyoloji dersinde mutasyon geçiren bezelyeden bahsetmiyoruz sonuçta koskoca ninja kaplumbağa bu belli ayrıcalıklarım olmalı.



bazen de iyiden iyiye ninja kaplumbağa olduğumdan şüpheleniyorum, hatta bazen dna testi yaptırsam %99 oranında ninja kaplumbağa çıkacağıma eminim gibi hissediyorum. lan o kadar da kanıtım var ki, anaokulundaki ninja kaplumbağalı dosyam, nerden baksan 15 yıllık bir ninja kaplumbağa hayranı olmam, ataride yıllarca ninja kaplumbağa oynamam, ninja kaplumbağalı tişörtüm. ilkokulda söylediğim iğrenç pislik ninja turtles, iğrenç pislik ninja turtles şarkılarım. ben de ninja kaplumbağa değilsem kimse ninja kaplumbağyım diye beyanlarda bulunmasın. Eğer öyle bişey yapılacaksa önce ben yaparım. sonuçta DELİLLERİM VAR. kafanıza vurdurtmayın.

Saturday, July 02, 2011

İnsanlık namına hiçbir şey

İlk defa başlık atıp bir yazı yazayım dedim ama tam da emin değilim daha önce de yapmış olabilirim, sonuçta 73 tane yazı yazmışım, karikatür paylaşmışım, yeri geldi düşündürmüşüm yeri geldi düşündürmemişim yani ne yaptığımı tam bilmesem de böyle iddialı bir girişle başlayayım dedim. Kabul ediyorum çok sikko bir giriş oldu.

Canberk ile yaptığımız kıran kırana bir play station mücadelesi sonrası yine evime yol alacaktım. Ama aklımı bazı şeyler kurcalıyordu. Uzun yıllardır (saymadım ama yaklaşık 12 yıl falandır) play station oynayan bir kişiyim. Koriyo piçleri, Ro-be-ri-to Karlos ları, Mihayiloviççileri iyi bilirim. Keza play station 1 de Roberto Carlos'u forvette oynatmış biriyim. Diyeceğim Sony ile epey bir hukukumuz var. Nerden baksam 12 yılda play stationa 4bin tl harcamışımdır. Şimdi hesaplamadım ama aklımdan 4bin geçiyorsa öyledir. ne eksik ne de fazla. bazen diyorum ki "kantıra halflayfa play stationa harcadığım parayı kumbaraya atsam kendime bi şahin alabilirdim" ama kumbaram olmadığını düşününce bırakıyorum böyle düşüncelere fikirlere dalmayı.

Canberk'in "2012 çıkana kadar bi daha pes oynamıycam amına koyim" serzenişlerine kafayı takmıştım. Sürekli yaptığımız bir aktiviteyi 5 ay rafa kaldırmak içimi burmadı değil. Canberk haklıydı, oyunda ağır sikkoluklara rastlamakta, kah gülüp kah ana bacı küfürler etmekteydik. Saçma goller ve hareketler sonrası oyuna biraz ara verme kararı aldığımıza üzüldüm ama çok üzülmedim. Sonuçta mühendis adamlarız üzülecek daha büyük meselelerimiz var.

Vurdumduymaz ve hırçın bir şekilde minibüs durağına yürürken, ansızın ayağımın altına yapışan sakızdan ötürü kafamı geriye çevirdim. Ayağımı kaldırıp yapışan sakızın büyüklüğünü farkedince dudaklarımdan "hay amına koyim ya" kelimeleri döküldü. şimdi böyle kılas cümleler kurduğumu görünce lisede edebiyatıma 72'den 3 veren edebiyat hocasını bir kez daha saygıyla anıyorum huzurlarınızda. Ettiğim küfürü duyan yaşlı teyzeler bir yandan beni ayıplarken bir yandan da "belim ağriyye" "vay anam vay vay vay" diye hayıflanıyorlardı.

Minibüse bindiğim anda şoför bana "gel kardeş buraya otur sen" dedi. Evet daha önce onlarca kez başıma gelen bir durumdu minibüste para konulan yere oturmak. Minibüsçülerin gözünde bile ağır işe yaramaz biriyim. Çoğunun hakkımda "kesin küçükken halıya sıçmıştır bu piç" dediklerine adım gibi eminim.(değilim)

Müsait bir yerde inebilir miyim sözüyle adının Pelin olduğunu düşündüğüm bir dişi minibüsten inerken farklı bir dişi de minibüse binmeye çalışıyordu. tam binerken göz göze geldik ve ani bir manevrayla boş yeri kaptım. o an adeta 100 metreyi 9.6 saniyede koşan bir atlet, antilopun zebranın ardından çılgınca koşan bir çita gibiydim.

Sinsice sırıtıp bayana adeta "KOYDUM MU" der gibiydim. Dişi bayan bana bakıp gözleriyle "insanlık ölmüş, gerçekten ölmüş" demek isterken bense ona gözlerimle "biraz da sen motorun üstüne otur yarraaam nolcak" diye karşılık veriyordum. o an dedimm ki içimdeki insan ölmüş, insanlık adına hiçbir şey ifade etmiyorum. hem Lady gaga, Pitbull gibi hayvan barınağından alınmışcasına İT isimleri olan insanlar paraya para demezken benden de insanlık namına hiçbir şey beklenmesin. zaten ben de kendimden insanlık adına bi sik beklemiyorum. Sanırım en iyisi mutfağa gidip şeftali yemek. evet evet şeftali yemek.