Monday, August 22, 2011

olmuyor böyle avea

5055 diye birinden mesaj geldi bugün. 5055 kim lan dedim içimden, benim 5055 adında bir arkadaşım yoktu ama arkadaşlarımın ismini yarraam veya lazyo diye kaydederken başka birini de 5055 diye mi kaydettim lan acaba dedim. Telefonum da ultra tırt bir telefon olduğu için kendi de yapmış olabilir dedim, zira listemdeki bütün bayanları silip nerde adam varsa onları bırakıyor.(bazen adamları bile siliyor o derece tırto bi telefon) istiyor ki ben zor durumda kalayım biri mesaj atınca "sen kimsin amına koyim" diye geri cevap atayım çirkinleşeyim. Gerçi o konuda rahatım mesaj atan insanın dişi olma ihtimali pek hatta hiç olmadığından tanımadığım numaraya rahat rahat küfürlü mesajlar edebiliyorum.

Atsa atsa avea atmıştır lan kim olacak bu 5055 dedim ama yine de bi tedirginlik yok değildi içimde. Gelen mesajın görünen kısmında sadece "sabahtan akşam..." yazıyordu. o an dedim ki bu durum ne bir harry potter filminde, ne bi star wars ta, ne bi başka büyülü esrarengizli filmde yapılmadığı kadar garipti, o derece şüphe uyandırdı içimde. Acaba dedim UZAYLILAR TARAFINDAN İZLENİYOR MUYUM? yok lan demedim neyse ki anaokulunu bitireli ve köyüme gideli 2 ay olmadı.

Sabahtan akşama kadar evde uyuyup hıyarlıktan başka bir şey yapmıyorsun mu diyecekti avea bana, yoksa ttnetle konuştuk sabahtan akşama kadar porno izleniyormuş(ben değil abim) sizin hattan ramazan ramazan yakışıyor mu hiç size mi diyecekti bana veya sonunda isyan bayrağını çekip sabahtan akşama kadar tüm listene şakalı komikli ehere mehere mesajları atıyorsun yeter artık biz bıktık sen bıkmadın amına koyim mi diyecekti. Şüphe içinde kaldım, düşündüm, gökyüzüne baktım, bir daha düşündüm sonra önüme gelen pet şişe kapağına vurdum amaaan sikeyim ne düşünücem ya aç gitsin dedim.



Nitekim korktuğum gibi olmadı sabahtan akşama avealılar bilmemkaç dakikası şu kadarına arayın gibi yine aveanın spam mesajlarından biriydi. amına koyim avea kere dedim, otobüse atladım eve gittim. Bu fotoğrafı eklemesem de ölürdüm.

Wednesday, August 17, 2011

Borç altına girmek

Gün geçmiyor ki ani çıkışlar yapmayalım, gaza gelip maksadını aşan demeçler verip pişman olmayalım. ben de çok hıyarlık yapıyorum yaptığım bu çıkışların hepsinde de sikerim ya diyip vazcayıyorum. zaten bir insan yeter lan artık mahallenin muhtarları izlemeyi bırakıyorum diyip, bu kararı ne kadar süre uygulayabilir ki? en fazla 1 gün, bilemedin 2 gün.

Denyoluğun üst sınırlarında olduğum zamanlar ben de kimi konularda abartı kararlar almış biriyim. ya ne yapacağıdım? aldığım kararları uygulamak da bir türlü nasib olmadı çünkü bir anlık denyolukla söylenen sözlerdi çoğusu ve bunların hiçbiri uygulanmazdı. yeri geldi "bi daha Beşiktaş maçı izlemeyeceğim amına koyim" dedim, "abi bu dönem ders çalışacam bak okulum bitmeyecek" dedim, kimi zaman oldu anneme çemkirip "ya tamam bırak yapma yemek yemiycem yapsan da" dedim aç kaldım hıyar gibi.

Ben kendi söylediklerime yine normal gözle bakabiliyorum, düşünün bir de "ilk sene çok çalışıcam bölüm değiştircem" veya "abi aslında ticarete atılmak gerek okumak da para yok" diyen insanlardan da olabilirdim, çoğşükür o kadar beynimi yiyecek durumlara gelmedim. Bazen fox tv ve fılaş tv(ooooo şık şık şık) izlerken o durumlara geliyorum ama onu da normal karşılamak gerek. Yalçın Abi'yi izleyip de ne yapacağıdım atomu çekirdeklerine ayıracak halim yok heral tabiki "abi adam bu işin ustası" diyeceğidim ve olaylara farklı gözlerle bakacağıdım. yine fox tv nin hıyar spikerlerinin komikliklerine maruz kalmışken ciddileşip "hayır ben bu adama katılmıyorum" demeyecektim. aksine çiğköfte yiyip halay çeken adamları gördükçe ekere kekere diye gülüp coşum coşum olacağıdım.

Bu yazıyı yazmamın sebebi olaya değineceğim şimdi. Yarım saat önce otobüse binmiş evime gelirken yanımda oturan adamın gaztesine yanlıyor spor sayfasını açsa da 2 haberlensek negzel olurdu diyordum. Gazte tabiki de Posta gaztesiydi. Spor sayfasını okurken yanımdaki adamla samimi olmuş, futbol muhabbeti yapmaaya koyulmuştuk. "Ne dersin Eboue başarılı olur mu galatasrayda" dedi bana. "neden olmasın abi adam yıllarca arsenalde oynamış yeaa" dedim tam bir düz adam olarak. hangi takımlı olduğumu sorduğundan ve tabiki Beşiktaş cevabını aldığından mütevellit "sizin de teknik adam belli değil yöneticiler içerde tırı vırı" gibi şeyler söyledi. çok net anlaşılacağı gibi muhabbetin bi sike vardığı yoktu.

Arka sayfayı çevirince yalanası bir bayana bakıp kadın için "böyle sevgilim olsun 1 trilyon borcum olsun" dedi. O an uzun uzun düşündüm. 1 trilyon çok paraydı. kendime dedim ki ben o kadar parayı Scarlett johansson için bile verecek bir insan değilim. Giderim doğalgazlı bahçeli bir ev alırım, beyaz eşyamdan lcd ekran televizyonuma ligtvimden her gün ayaklarımı uzatıp futbol izleyeceğim koltuğuma kadar her şeyi alırım bir güzel evimi döşerdim. Napayım kombisi olmayan evde Scarlett Johanssonu ne yapayım ntvspor izlenebilen bir evim bile olmadığı halde yılansı bayan scarlett johanssonu. scarlett bugün dayımgilde kalalım yarın amcamlarda ertesi gün ablamlara gideriz diyerek gün mü geçer amına koyim. onun için önce doğalgazlı ev şart gerisi gelir. adama da dönüp "abi 1 trilyon da çok para be şimdi" dedim. haklıydım 1 trilyon çok paraydı, karı kız için o kadar yük altına girilmezdi.



ben yine haklı olduğumun sevincini yaşarken adam da tabi o da senin fikrin saygı duyarım dedi. Muhabbetin bi sike yaramayacağını tekrar anladığım için düğmeye bastım ve indim. 1 trilyon büyük para hem de çok büyük para. Nefis scarlett için bile hem de.

Saturday, August 06, 2011

Horoz olmak

Horozları hiç sevmem. Sebebi az çok belli. gerçi yok lan nerden belli olsun sonuçta horozlar pek de sikimde olan hayvanlar değil uyanınca vay efendim acaba dünyadaki bütün horozlar bu sabah öttü mü, acaba hepsi iyiler mi diye düşünmüyorum. Hee Bizimkiler'deki katilin horozu Prens'i düşünüyorum o ayrı, onun bende yeri farklı yaşanmışlıkları inkar edemem.



Diğer horozların hiçbirini umursamıyorum ama, her gün binlercesi kesilmesine rağmen oturup evimde çay içip bir yandan da football manager oynarken zerre aklıma gelmiyorlar "bugün acaba kaçbin tane horoz kesilmiştir canlarıms horozlarıms" diye düşünmüyorum. İşin içine horozlar girince vurdumduymazlık konusunda tavan yapıyorum adeta yeniden Serdar Ortaç'a dönüşüyorum.

Bu durum hoşuma gitmiyor bir horoz için Serdar Ortaç'a dönüşmemi, bir horoz uğruna elalemin göbeğinden zeytin yemeyi aklıma kabullenmiyor. zaten zeytin yiyecek olsam da öyle kütür kütür bi bayan değil de kıllı adamların göbeğinden yemem istenir ki bu en son isteyeceğim bişey. beni ne hale sokuyorsunuz ipne horozlar.

Horozlar konusunda önyargılı olmamın büyük bir sebebi de var elbet. Sonuçta kuru kuruna bir şeyden hoşlanmayacak değilim. Bi kere her sike ürürürürü diye bağıran hayvanı evime almam, adam yerine koyup onu beslemem, geh bili bili bili diye yem vermem. Bir gün horoz kesilmesine şahit olacaktım. Horoz kesilirken gök birden kararmış, şimşekler çakmaya başlamış, topraktan kan kokuları yükseliyordu. yok lan sıcaktık terliyorduk işte amına koyim ne şimşeği. Hayvan artık nasıl bir coşum coşum içindeyse, nasıl bir enerji patlaması içindeyse kafasının kesildiği an bir tavuğu tutup bafilemeye (afedersiniz sikmeye) başladı. Gözlerime inanamadım. o an horoz böyle bir hayvandan çok teknik üniversitede makina mühendisliği okuyan bir adama dönüşmüştü. o andan itibaren horozlara karşı mesafeli oldum, ev teslim edilmeyecek hayvan olduğunu anladım.



bık bık bık bağırması bi yana sadece döğüş etmeye ve sabah insanların kafasını sikmeye yarayan bi hayvanı neden seveyim neden besleyeyim. alırım köpek beslerim kedi beslerim. blogumu da kedi köpek fotoğraflarıyla süslerim, bu kadar basit.