Tuesday, February 15, 2011

Öğrenci bileti var mı abi?

Bir süredir tesbit yazısı yazmıyorum. Anket olsun, başıma gelen olaylar olsun(siz benden daha çılgınsınız tamam), şiğirler olsun böyle şeylerle karşınıza çıktım. Hazır okul başlayacakken bu şekilde bir tesbit yazısı yazayım dedim. Okul başlayacak yoğun olacağım, sizlerden uzak kalacağım gibi sözler duymazsınız benden, üzülmeyin boşuna. Yazmaya devam edeceğim yani.

Bir yandan fiskobirlik fındık ezmemden yerken -güç versin diye- bir yandan da uzun süredir kafamı kurcalayan bir piroplemden bahsedeceğim. Devamlı bir şeylerde hata buluyorsun, sorun sende olmasın diye soracak olursanız, baştan söyleyeyim ki yanılıyorsunuz. Çünkü bu durum benim dışımda bir çok ahbabımın da muzdarib olduğu bir durum.

Bir çoğumuz öğrenci veya herhangi bir okuldan mezun olmuş insanlarız. İlkokul mezunu veya orta2'den terk varsa aranızda, lütfen terketsin blogumu. Bu okuma şekillerinde hepimiz türlü garipliklere, türlü saçmalıklara rastlamışızdır. Benim bahsedeceğim konu ise üniversite okumak için İstanbul'a Anadolu'dan(KÖY) gelen kızcağızlarımız. Evet bu yazıyı okuyan kızlar değil tabiki, onları tenzih ediyorum ama malesef kızlarımızın birçoğu gösteriş meraklısı insanlar. Ve de bunları yaparken kendilerini ne duruma düşürdüklerinin ne yazık ki farkında değiller.

Fakat ben bunu sadece Anadolu'dan gelen kızlarla sınırlandırmıyorum. Konum onlar olduğu için onlar hakkında yazıyorum ama burada yaşayıp da bu şekilde davranan kız sayısı da epey fazla. Hatta birleşseler imparatorluk kuracak sayıdalar. Asıl konuma döneyim. Okumaya İstanbul'a gelen kızların birçoğunun aşamalı olarak yaptığı saçma hareketler var. Ben bunları gözlemlediğim kadarıyla(tam bir gözlem insanıyım, aynı Galileo gibi) yazacağım şimdi.

Bu arada konuya girmeden önce bir şey diyeceğim. Lütfen çılgın olmayı planlayan fakat hala yurtta kalan kızlar varsa, lütfen kendilerini yok etsinler.(yaksınlar)

- Öncelikli olarak fazla insan tanımayan bu kızlarımız kendi bölümlerinin tanışma çayı, döneme merhaba partisi gibi birbirinden sikko isimli etkinliklerde boy gösterirler. Bu etkinliklerin tek amacı vardır. O da yeni tanıyan insanların birbiriyle daha çabuk sevişmesi için direk olaya girmelerini sağlamaktır.

- Birkaç insan tanıdıktan ve bir müddet geçtikten sonra bu kadar insanla yetinmez tabiki kızlarımız. Yine birbirinden gereksiz, birbirinden saçma ve anlamsız(işletme kulübü, edebiyat, kariyer pılanlama kulübü vs.) okul kulüblerine dahil olurlar. Buraya girmelerinin de tek amacı çevre yapmak. Çünkü bu olayların gerçek bir saçmalık olduğu apaçık ortada.

- Bir süre daha geçince artık daha fazla açılmalar başlar. Açılmalar dediğim, kendini daha da aralaştırmalar. Yavaş yavaş gece dışarı çıkmaya başlarlar ki manyak çılgın oldukları insanlar tarafından da görülsün diye.

- Sıra gelir, dünyanın en anlamsız yerlerinde takılmaya başlamaya. Malesef Küçük Beyoğlu, Kafe Pi, Ekvator Cafe gibi yerler. Metalciyse(ki genelde Him, Anatema, Metalika falan dinlerler) Dorock. Şimdi diyeceksiniz sen nereden vardın bu kanıya. BEN VARIRIM. Bir şey bilmediğim konu hakkında konuşmam ben. Bir de bu yerleri övmezler mi, kürek sapıyla dayak yeseler zerre skimde olmaz bunlar.

- Facebook'larında ben sürekli geziyorum edalarında oldukları için türlü türlü albümler, vodka, şarap vs. şişeleriyle fotoğraflar, alterno yerlerde kendini çılgın hallere bürümek adına şekilden şekile soktukları saçma fotoğraflar... Mutlaka Yılbaşı eğlencelerinden çok şekilli kareler. Bazen bu insanlara iyi bile davrandığımı düşünüyorum.

- Yıl sonuna doğru Üniversitelerin Bahar Şenlikleri'nde ise bu hastalık artık son aşamasına gelmiştir. Artık hasta tedavilere hiçbir türlü yanıt verememektedir. Çünkü kendini Teoman konserinden, Emre Aydın konserine, Gripin konserinden, türlü türlü tırıvırılara atmaktadır. Bu zamandan sonra yapacak bir şey kalmamıştır, hastanın kalbi, hatta beyni de durma noktasına gelmiştir malesef.

Üniversiteye İstanbul'a gelen birçok kızın bir yıllık serüveni böyle oluyor. Bunun dışında Okan Bayülgen'in ve Beyaz'ın programına katılmaları(Okan Bayülgen'e Okan derler), Adalar'a gitmeleri ve sürekli erkeklerle takılıp batak oynamaları da çok yüksek bir olasılıktır. Ertesi sene kendine çeki düzen vermezse, daha profesyonel bir şekilde bu ara hayatına devam ederler. Düzelirlerse ne mutlu kendilerine. Ben de bu duruma sevinirim gayet. Kader ağlarını örmekten vazgeçmiştir çünkü. Ben de insanlara daha az 'köylü' 'cahil' derim bu sayede. Hem siz kurtulursunuz, hem ben kurtulurum.

Son olarak diyeceğim o ki, birçoğu ne yazık ki böyle kızların. Hani ben onları seviyorum yine de ama haklarındaki fikrim sabit. Bana böyle olmadığınızı kanıtlamak isterseniz de her zaman size hak vermeyi gerçekten isteyerek sizi dinlerim. Hodri meydan.

Saturday, February 12, 2011

En çok senu özledum - Şiğirli (Buram buram dadayizim)

Buralara geldum ama koydeki günlerumi çok özleyrum.
İşte ninecuğumun yolladiy hamsili pilavla idare edeyrum.
Zaten koyde nişanlumu bırakmuş bir haldeyum, üzgünum
Eceba İdris pezevenginin tacizlerune maruz kalmiş midur merak etmekteyum Fadimem.

Her gece yatağime yattuğimde seni düşüneyrum.
Elumin garip yirlerde olmasunin senlen alakasu yok ema.
Rizede bile olsaydum, hissederdun şu anki yakunliğimi Fadimem.

Yemyeşul ormanlardaki günlerumizi özledum canum sevgilum.
Eşeğum kadifeden bile daha seksi tek varluksun benum için
Rahat bırakmaycağum köye gelduğimde seni yine kovalayacağum Fadimem.

Trabzoni özledum, koyümü özledum ama en çok sen burnumda tüteysun.
Renguni, taduni, o yılan kokuni özledum.
Artuk canima tak ettu, işten kaçıp geleceyum oralara
Birıcik aşkumi sonunda alacağum kollarima.
Zevkten dört köşe olacağuz yine senunle uzaklarda.
Ormana haykuracağum senden ayru kalduğimde çektuklerimi.
Ne diyeceğum biliyor musun, sahi biz niye sikuşmedik Fadimem?

Wednesday, February 09, 2011

Helecanlı, böyle bi acayib alışverişler (MAĞCERAĞLI)



Nereye alışverişe veya takılmaya gitsem, üzgünüm ki bütün 'dalyarak' çalışanlar beni buluyor. Aslında sadece beni bulmuyorlar. Kim bilir benden başka kaç insanı kitliyolar gün boyunca.

Yaşadığım yerde(Zeytinburnu) bir islamik marketten alışveriş yapıyorum sürekli. Haftanın her günü indirim var diye annem oraya yolluyor yani. Bu marketin kasap reyonunda bi adam var. Böyle konulardan bahsederken, çalışanlara mümkün olduğum sürece büyükse abi, orta büyüklükteyse usta, gençse bilader diyen bir insanım. Ama bu insana adam diyorum. Çünkü her gittiğimde acayip tırt sorular soruyor. Her gün tavuk pilav yiyen bir insan olduğum için, buradan gün aşırı tavuk incik alıyorum. Ve bu hayvanat adam bana her defasında tavuğu nasıl pişireceğimi soruyor. İçimden onca kez "sanane lan yarakkafası" desem de, her defasında sadece "incik istiyorum" diyordum. Geçen gün yine aynı soruyu sorduğunda sonunda beni isyan ettirdi. Abi dedim(Evet bu sefer abi dedim nolur nolmaz) evde sırtlan besliyorum, tavukları ona alıyorum, nolur bana bir daha bu soruyu sorma. Tabi anlamadı sadece MAL gibi baktı.

Dün yine bu markete davıh(tavuk) almaya gittim. Bu sefer bu mal adam yoktu ama yerinde olan adam da bunun mallığını aratmadı sağolsun. Kilosu 5.50 tl olan incikten 1 kg istediğimi söyledim. Adam ise bana 7-8 liralık yapayım istersen dedi. İçimden yine dedim "be amınakodum 7 liralık istesem,7 liralık derdim di mi", ama adama söylemedim. Çünkü ben markette tektim, adamlar çoktu ve ellerinde pıçaklar(döner pıçakları) vardı nolur nolmaz. Cebimdeki bozuk paraları çıkardım. 2 milyon seküzüzellibin vardı yanlış hatırlamıyorsam.(Doğru hatırlıyorum) Dedim ki param bitmiş 2.85 lik istiyorum. İki saat tarttı ölçtü ve 2.85 lik tavuğumu aldım. Nedense insanlar mala bağlayınca onları uğraştırasım geliyor.

Bu marketin girişindeki güvenliğe de uyuz oluyorum. Bir gün telefonum çaldığında sessiz bir ortamda konuşmak için acilen marketin giriş kapısından çıkmaya çalışırken, çıkış bu tarafta beyfendi diye beni rehin almıştı ve benden iyi bir küfür yemişti. O gün bugündür uyuz oluyorum ibneye. Zaten güvenlik görevlilerin çoğuna uyuz olurum. Hani düz polis bile değiller. Bir güvenlik görevlisinin ve bir zabıtanın neden böyle kasıntı olduğunu sanırım ömrümün sonuna kadar anlayamayacağım. Bu arada marketin kasiyerlerinin çoğunun yavşamalarına maruz kalıyorum ama kapalı oldukları için benim işime gelmiyorlar tabi.

Geçen aykap almaya gitmiştim. Yalak ve keko herifin(çalışan) biri laubali laubali konuşuyordu. Sinirimi bozdu ama bir şey demedim yine. Beyfendiliğimi bozmadım. Ayakkabıyı alıp çıktığımızda arkadaşımla(Atalay hayvanı) sülalesini kalaylamayı unutmadık tabiki.

Önceki yazılarımdan birinde bahsetmiştim, muhtemelen okumadınız. Lise arkadaşlarımın yanına gitmiştim Melekler Kahvesi denen ara yere. İşte orada böyle odalar var, gelen gruplar takılsın diye. Biz takılırken odaya sürekli gerizekalı bir garsonun girip muhabbete salça olmasına anlam veremedim. Bilader hayırdır bakışlarımdan sonra bir daha odaya girmemesi kendisi için en hayırlı olan oldu. Çünkü 10 tane falan adam vardı ve benim dışımda hepsine yakını HAYVAN ve AYI adamlardı. (Ben beyfendiyim) Bu arada lütfen buraya gitmeyin.

Yeni bir bilgisayar almayı düşünüyorum. Bazı yerlerde fiyatları araştırdıktan sonra evin hemen üzerinde Evkur olduğu için yolumuzun üzerindeyken bir de buraya bakalım dedik. Bilgisayar reyonunundaki adama bilgisayarlar hakkında bilgi almak istediğimi söyledim. İlk sorusu "oyun oynuyor musun?" oldu. Böyle gerizekalı sorulara uyuz olduğumdan, "evet misket oynuyorum" dedim. Diğerleri gibi bu da mala bağladı tabi. Belki de daha fazla şeyi hak ediyordu ama neyse Zeytinburnu'nun aristokrat kesiminden olduğum için çizgimi bozmadım. Zaten fiyatları görünce vazgeçtim. "Ayakta sikmek" sözünün tanımını bir kez daha öğrendim burada adeta. Lütfen Evkur'dan bir şey almayın.

Beni bugün ve dün gece çıldırtan Ttnet'e ve çalışanlarına da değineceğim. Dün gece ders seçimim vardı. 8mbit internet kullanmama rağmen internetimin babaanne hızında olmasından muzdaribdim. Ve programımda yapacağım tek değişikliği kontenjan dolduğundan yapamadım.(Bugün 1 kişilik kontenjan görünce, mezarcılığımı konuşturup hemen dersi aldım) Neyse dün gece internet tamamen gitti. Aradığımda bakım olduklarını söylediler ve sabaha düzelecek dediler. Sabah uyandığımda ise aynı problem devam ediyordu. Sırf ders seçimi için sabahın köründe uyandığımdan sinirliydim. Aradım yine bakım vardı. Sonra bir daha düzeldi ve bir daha bozuldu. Müşteri temsilcisine bağlanmak için açtım telefonu. Karşıma çıkan kadına "açılması için illa küfür mü edelim, hakaret mi edelim, zaten 8mbit kullanıyoruz, kaplumbağa hızında internet" dediğimden sonra interneti açtılar ve henüz bir problem olmadı. İsyan etmeden bir şey yapmıyorlar malesef.

Sözün özü(ki bu sözü hiç sevmem) nerde bir alterno mallık var, zihinsizlik var beni buluyor. Sonra bana neden sinirlisin, neden her şeye bağırıyorsun diyorlar. İnsanı çıldırtmayın ki biz de sessiz sakin yaşayalım.(Sessiz zamanları çok özledim) Bu alışveriş zırtları benim asabımı bozmasa ben neden gidip marketlerde pislik yapayım, neden gidip omo paketlerini, rinso paketlerini deleyim, neden gidip muzları soyup öylece bırakayım, neden çikolataları cipsleri, rulokatları kırayım, neden yarısını yediğim şeyi bu bozuk diye iade edeyim? Ben de vandallığa, panklığa çok meraklı değilim sonuçta.

Bak ama mahalle bakkalına, esnaflar lokantasına ya da herhangi bir tavuk dönerciye. Var mı bir zıpırlık, şeytanlık, çakallık? Yok! Çünkü onlar delikanlı esnaflar. Bitirmeden Ttnet'e son bir serzenişim var.

Ah ttnet, vah ttnet
Evin yansın, ocağın sönsün ttnet
Evine yıldırım düşsün
Televizyonun(elsiğdi), buzdolabın bozulsun ttnet.

Gülegüleyin

Tuesday, February 08, 2011

Blog'a benden başka insan yazsa mı? (Anket Sonuclandı)



Evet bir süredir anket vardı sağda köşede. Lütfedip 21 kişi oy vermiş. Oy verenlere bir teşekkür borcum var demiyorum, çünkü yok yani abartmayın, alt tarafı bir oy verdiniz. Bir de 7 kişi benden başka insan yazsın demiş. Neyimi beyenmiyonuz lan götler? Neyse siz her zaman haklısınız. Sizin için PAVYON yaptıracağım.

Ben oy vermedim. Yalancıyı dilenci siksin mi diyebilirsiniz, siksin lan. Tek başıma iktidarıma devam edeceyim. Sizleri seviyorum.

Ne kadar sikkosunuz? (Soru Cevablı)

1-Aşağıdakilerden hangisi sizin için daha çok anlam ifade etmektedir?

a)Bayburt(Burdur veya Gümüşhane'de olabilir)
b)Kız Kulesi
c)Louvre Müzesi

2-Hangi film için hayatımın filmi diyebilirsiniz?

a)Karate Kid
b)Star Wars
c)Eternal Sunshinelı (Gerisi çok uzun)

3-Favori renginiz nedir?

a)Sikerim rengini de toynağını da
b)Mavi
c)Gökkuşağının tüm renkleri

4-Kumandayı ele alınca ilk hangi kanalı açarsınız?

a)Ntvspor
b)Kanal D
c)Cnbc-E veya o garip ekonomi kanalları

5-Hangi yemek terciyinizdir?

a)Lahmacun
b)Burger King veya diyer fesfutlar
c)Beşamel soslu pekin ördeği

6-Hangi sporla ilgileniyorsunuz?

a)Futbol, boks, UFC başta tüm döğüs siporları
b)Basketbol
c)Squash

7-Ne Tür Müzikler dinliyorsunuz?

a)Cengiz Kurtoğlu, Taksici Samet, Etkin
b)Pank Pank Pank
c)Klasik müzik yea Fazıl Say felan

8-Ne Sıklıkla küfür edersiniz

a)Annem babam hariç herkese her an ederim(Bazen babama da ederim)
b)Sinirlendiğimde
c)Sizi terbiyeye davet ediyorum.

- a'lar çoğunlukta ise ise hiç sikko değilsiniz. Benim en iyi arkadaşlarımdan biri olma ihtimaliniz çok kuvvetli. Küçüklüğünüz mortal kombat izleyerek, atari salonlarında "abi geçiyim mi adamı" diyerek geçmiş olabilir. Bol ketçap+mayonezli tavuk döner ve Bim'den 2 milyona alınan köftelerle hayatınızı devam ettirebilirsiniz. Küçükken kafanızın üzerinde sallanarak Cine5 izleme olasılığınız %93. Gelin de size bir bira ısmarlayayım.(Bayiden alırım ama)

- b'ler çoğunlukta ise az sikkosunuz. Ama kusura bakmayın hani sizden de hiç bi sk olmaz afedersiniz. Öyle gider gelirsiniz anca. 850 milyon mayışla sabah 8.30 akşam 5.00 arası bir işte çalışmaktasınız muhtemelen. Eve gelirken kestane alırsınız, sobanın üzerinde pişirmek için ama evinizde kalorifer olduğundan mala bağlamış bir hale gelirsiniz. Iron Maiden'ın Türkiye'ye gelmesi halinde çocuğunuzu keseceğinizi sıklıkla tekrar edersiniz. Yapmayın.

- c'ler çoğunlukta ise ne diyeyim size bilemiyorum. Etrafta "ya dostum Farid Farjad dinledin mi hiç, her şeyi çalıyor baba ya, öttürüyor kemanı" gibi sözler söylemeniz sizin için düz bir şey. İtalyan ve Çin Yemeğine bayılırsınız. 6 liraya kahve içersiniz(Mefistoda falan) ve bundan iyi bir şey gibi bahsedersiniz. Müze Kartınız vardır. Evinizde tütsülerin bulunmasına hiç şaşırmam. Sizin için futbol 22 kişinin bir topun peşinden koştuğu bir şeydir.(Lan kaleciler ne zaman topun peşinden koşuyor, bari 20 diyin şuna amk.) Onun dışında kusura bakmayın ama amnıza koyim.

- d'ler çoğunlukta ise yalanınızı skerim lan. Tşşak mı geçiyorsunuz ibineler.(Soru işareti koymadım, bu bi isyandı)

Monday, February 07, 2011

Açım Yalçın Abi


Gece gece yemek yememiz zararlı, uzmanlar uyarıyor çok teylikeli diye biliyorum. Benim bir de mide poroblemim olduğu için hiç yememem gerek ama ne yapayım acıktım. Bi menemen, bi de kekle(ufak topkeklerden deyil, büyük paket) duruyordum. Annem pilav olduğunu söylemişti ama bir sincaba yetecek kadar pilav olduğunu söylememişti. Belki gece yine babam uyanıp yemişti pilavımı, tam bilmiyorum. Çünkü babam hep gece uyanıp yemeklerimi yer, fındığımı ve balımı da yer.

Bütün gece usis ile ders seçmeye uğraştım. Hani böyle durumlarda çirkinleştiğim halime, beyfendiliğimi o derece bozmama ben bile inanamıyorum. Nasıl küfürler ediyorum, nasıl hakaretler ediyorum görmemeniz sizin için daha iyi. Annem duysa kesinlikle, seni doğuracağıma taş doğuraydım derdi. Ama pişman mıydım, değildim. Haklı mıydım, haklıydım. Saat 00.00'da başlayan ders kaydı 03.45'de yeni bitti. Onu da ben almadım zaten. Tuğçe ve Selin aldı derslerimin çoğunu. Tuğçe'nin o köylü bilgisayarıyla nasıl o kadar ders aldığına hala anlam veremiyorum gerçi.

Konumuza dönmek gerekirse acayip acıkmıştım. Annem tüm muhacırlar gibi yemeğe yağ koymak yerine, yağa yemek koymayı tercih ettiği için annemin yaptığı yemekli yağlardan yiyemiyordum. Kuş kadar pilavı yiyecektim ama nasıl yiyecektim? İsviçreli bilim adamlarından öğrendiğim nacizane bilgilerle pilavı ekmekle yemeğe karar verdim. Hem babamın ekmekle ye, katık yap tavsiyelerine de uyacaktım. Çok da bi sik olmayacaktı ama. Evet afedersiniz göt kadar pilavı yarım ekmekle yedim. Hamdolsun karnım doydu.

Dün gece aldığım 5 litrelik sudan biraz duruyordu.(1 litre falan çok da az deyil yani) Dün gece de evde su yoktu. Ben olmasan hani evdekiler susuzluktan ölecek. Bir alo diyip su istemekten üşeniyor adeta insanlar. Üstelik yukarıdaki gibi Özkayışdağ suyundan olmasa da olur. Bim'in boktan topraklı suyu haricinde her suyu içen biriyim.(Onu da içiyorum aslında ucuz çikolatalarla birlikte) Ama artık dayanamadım. Salona kocaman kağıda yazdım ALLAH RIZASI İÇİN SU ALIN EVE ARTIK diye. Sonuçta bi damacana su yani. Arıyorsun getiriyorlar. Yarın ola hayrola artık.

Sunday, February 06, 2011

Önler iyi ama arkalar I IH


Bugün yine başıma ilginç olaylar geldi. Minyon bir arkadaşımın yanından dönerken otobüz Reşat Nuri sahnesinin orada istop etti. Neden Reşat Nuri sahnesi diye tarif ediyorum da Pılakçıların orayı geçince demiyorum? Çünkü tam bir kültürlüyüm, küçüklüyümün tiyatrolarda geçtiği belli olsun istedim.

Daha önceki yazılarımı okumuşsanız telefonumun ara kablosu olmadığından ve mp3 playerımı sırtlanlar yediği için otobüzlerde, mülümüslerde ilkel insanlar gibi radyo dinleyen biriyim. Neyse otobüs istop edince tabi muavin falan ya da bi bilirkişi indi aşağıya bir şeyler yapmaya. Pompalaaaa, kökleeee, yükleeen diye bağırmaya başladı. Bu tabi otobüsteki komiklerin dikkatini çekti ki herkes pompalaaa diye bağırmaya başladı. Neyse dedim Allahlarından bulsunlar. Otobüs biğki defa daha durduktan sonra bi süre düzgün bir şekilde yoluna devam etti.

Bir süre radyo dinlemedim çünkü ağzıma bir şarkı takıldı. Tekrarlar halinde çıkınca buzluktan sanki dondurma petidanone kalıbı doldur ve dondur diyordum. Uzun sürmedi bu ama kuleanklığımı takınca şarkı söylemeyi bitirdim. Radyoda Mor ve Ötesi'nin Araf adlı şarkısı çalıyordu. Ara kabloyu acilen bulmam gerektiğini bir kez daha anladım. Saniyeler geçmeden otobüs tekrar istop etti ve belli bir kısım insan bana bakmaya başladı. Çünkü kulağım dolu olduğu için hay amınakoyim ya sözünü biraz yüksek sesle söylemiştim galiba.

Abii napalım ya, mühendislik okuyoruz biz, bak gömleğimin altında tişört de var, o kadar erkekle okuyorum, hep küfür ediyorlar, benim de ahlakımı bozdu ibnler sözlerim insanların hiç dikkatini çekmedi ama. Sonra baktım ki arkadan bir 93T daha geliyor. Dedim bari ona bineyim. Otobüsün çok fazla dolu olmasına rağmen tirene asılan piç çocuklar gibi bir süre o şekilde yolculuk ettim. Sonunda "bir basamak yukarı çıkabilir miyiz abi, mağdur olmayalım" sözlerimle bir basamak yukarı çıktım ve ölme tehlikem az da olsa azaldı.(Biri salmıştı, ondan ölebilirdim belirteyim) İster istemez birkaç insanı fortlayarak(bilerek yapmadım mont vardı zaten) da yolculuğumu bitirdim. Tuhaflıklar böyle acayip şeyler.

Hıriztiyan dünyası şokta - Donuz gerçeyi

http://www.facebook.com/#!/video/video.php?v=103289269697784&oid=137579196104&comments

Öncelikle bu vidyoyu izlemenizi istiyorum. Ve göreceksiniz ki domuz(donuz) gerçekten pis bir heyvanmış. Ben demiyorum bunu vidyo diyor. Çevirisi de bir o kadar hoşuma gitti gerçekten. Allah(c.c)'de bu konuda bizi uyarıyor. Gözlüklü adamın God(sisi) demesi beni çok etkiledi, eminim ki sizi de o denli etkileyecekir.

Kuzu yiyin, koyun yiyin, inek yiyin, manda yiyin, hatta koç taşşaa yiyin ama donuz yemeyin. Benden uyarması.

Bir takım sikko olaylar -1-


Her ne kadar mega bir insan olsam da benim başıma da tahmin edebileceğiniz gibi sikko, hay amınakoyim dediğim olaylar geliyor tabiki. Şu hayatta en keyifli zamanlarını tuvalette geçiren bir insanım ben. Nerede tuvalete gitsem şansıma benden önce tuvalete giren insan ya keçi yemiş ve tüm mal varlığını tuvalette bırakmış oluyor ya da pisuvara işiyor. Evet pisuvara işeyenlere buradan yoğun küfürler ediyorum. Gerçi ben de umumi tuvaletlerde pisuvara, tuvalet kağıdı konulan yere ve musluğa işiyorum (açanın eli sidik olunca mutlu oluyorum) ama burada konu ben değilim.

21.yüzyılda Zeytinburnu gibi bir megakentte elektriklerin kesilmesi de çok yarro bir durum. Her şeyi geçtim bir köşede açılı olan mackolik.com dan gol haberleri alamamak beni bir hayli veya epey tedirgin ediyor. Spormax ve Ntvspor'a da bu yüzden giremediğim için acayip meraklanıyorum. Amk lazyo attı mı acaba, kilmarnock maçı üst oldu mu gibi sorular beynime bir şüphe düşürse de elekriklerin (veya alenktirinklerin) gelmesiyle bu şüphe bir anda gidiyor ufkumdan.

İddaa demişken, iddaada son maçtan yatmak her insanda olduğu gibi benim de yaşadığım en kötü durumlardan biri. Ettiğim küfürlerle sinirlerimi ve etrafın pisikolocisini bozduğuma mı üzüleyim, giden paralarıma mı yanayım bilmiyorum. Ya da biliyorum, skeyim milletin psikolocisini tabiki de parama yanıyorum. +7 oynadığım maçların son 15 dakikada gol olmayıp 6 golde kaldığını görünce 2 takımın da anasına, bacısına(sülalesine) küfür etmek, her zaman istediğim bir şey deyil ama mecbur kalıyorum bu durumda. Ya ne yapayım.

Lan ne güzel 12 yıl öncesine kadar apartmanın en küçüğü benken apartmandaki insanlar büyüdüğünden bir takım piçleri dünyaya gelmeye başladı. Dünyaya gelmeleri beni hiç ilgilendirmiyor ama bu piçler o kadar gürültü yapıyor ki sonunda ineceğim aşağıya. Bakın evladım ananızı skerim bir daha ses yaparsanız ona göre diye tehdit edeceyim, illa benim apartmandaki beyfendi kişiliğime gölge düşüreceksiniz di mi ibneler diyeceğim. Benden istedikleri kesinlikle bu. Apartmanı sallıyor götler adeta.

Otobüste yanıma adamların oturmasından da hiç hoşnut değilim. Bu durumda kendimi 90. dakikada oyuna giren Ziya Doğan önderliğindeki Konyaspor futbolcusu gibi hissediyorum. Yanıma oturmak için can atan onca bayan varken, her yerde adamlarla yolculuk etmek zorunda kalmak beni çok üzüyor. Adamlarla muhatap olmak zorunda olacaksam illa ki, keşke Trabzon'da yaşasaydım diyorum. En azından orada bir adet silahım olurdu.

Bu olaylar o kadar fazla olduğundan hepsini bi anda yazıp nevrinize kaymak istemiyorum onun için arada yazacağım böyle. Sevgiler.

Kolpalıklar İçinde (Ihlamurlar Altında gibi)

Uzun zaman sonra geçen gün Taksim'e gittim. Gerçi 3 gün öncesi bir daha gitmiştim ama olsun. Hastayken canım dışarı çıkmak istemiyordu. (Aslında götüm yemiyordu dışarı çıkmaya tırsıyordum) Liseden arkadaşlarımın yanına gidecektim. Lise arkadaşlarım çağırmış şimdi gitmesem olmaz di mi. Hepsini sürekli görüyorum ama olsun yine de gideyim dedim.



Yolculuk yapmayı seviyorum mu sevmiyorum mu bilmiyorum. Ama sevmiyorsam da az sevmiyordurum. Mp3 playerımı sırtlanlar yediği için otobüste radyo dinleyen ilkel bir insanım. Zaten 25 dakikada anca kendi zevkime uygun bir şarkı bulduğum için yolculuklar çok kısa geliyor bana. Şişhane'ye geldiğimde arkadaşım aradı nerede olduklarını söylemek için. Malesef Melekler Kahvesi denen yerdelermiş. Nerede olduklarını çaktırmadım ama "tamam o zaman yeaa Ömer Hayyam'da inerim ben, daha çabuk gelirim" dedim. Otobüstekilere karşı ben buraları avcumun içi gibi bilirim edalarındaydım. Neyse otobüsten indim ve ilk cümlem "ananı skim çok soğuk lan" oldu. Her ne kadar hava da çok sıcak ya önceki günlere göre, halbuki hava durumunda yer yer kuzeyden sert rüzgarlar esecek demişlerdi desem de hava soğuktu lan bayağı.

Kulaklığı çıkarmıştım, her radyoda malesef Gripin çaldığından. Arkamdan birisi excuse mi diye seslenir oldu. Bir an geri dönmemle 2 turist gördüm. San Antuan Kilise'sini soruyorlardı bana. Diyecektim ki amk siz nasıl insanlarsınız, o kadar düz bir yeri nasıl bilmiyorsunuz, ilkokul çocukları bile her gün oraya gidip fotoğraf çektiriyor. Ama demedim, çünkü tam bir beyfendi(ve çok yakışıklı) olduğum için ülkemizi çok iyi şekilde temsil etmeliydim. Kam on Sitivi diyip yolu tarif ettim zağara.

Ara ara yerlerden yürüyerek bu sikko mekana geldim, arkadaşlarımın nerede olduğunu bilemedim. Buranın müdavimi olmadığımdan(En son 3 sene önce lise biterken falan gittiydim yine aynı tayfayla) 5-6 dakika bunları aramak zorunda kaldım ve sonunda buldum. Bu arama zamanı içinde etrafta türlü türlü fal bakan insanlar gördüm. Evet o kadar insan fal bakıyordu. Lan ne boktan bir yere getirdiniz beni diye isyan ettim içimden. Odalar vardı içeride, sanırım toplu gelince buraya geçiyordun. Bir çiftin buraya gelmesi zaten direk sevişme olacağını gösterir. Neyse dedim bari bir ıhlamur içeyim de kendime geleyim. Bunu dememle hassiktir demem 2 saniye içinde gerçekleşti veya gerçekleşmedi. Ihlamur 6.75 tl idi. Vay ake dedim skseler içmem. Hem 6 neyse de .75 ne idi, sanki nükleer bir füzenin 1600 km ileride bir yere kaç dakikada gideceğinin formülünü verir gibi saçma sapan bir küsürat koymuşlardı. Kıllandım ve 2 liraya tadı bok gibi olan bir çay içtim.(Ve evet açık istememe rağmen yine zift gibi bir çay getirdi yavşak)

Böyle 10 dk geçti geçmedi, bir dallama geldi. Bir arkadaşla(ortamdaki tek kız) bir şeyler konuşmaya başladı. Hayırdır bilader bakışlarımı üstünden eksik etmememe(yine meme dedim) rağmen bir şey demedi. Sonradan öğrendim, çok sonra değil ama 10 saniye sonra, arkadaş fal baktıracaktı. Kader ağlarını yine örmüştü. Gitmiş baktırmış falı geldi, kadın mala bağladı anafikrinde olan bir açıklama yaptı bize. Tahmin etmiştim dedim zaten, çünkü her şeyi tahmin eden biriyim. İddaa'dan kürekle para kaldırıyorum hatta.

Yalnız ne yalan söyleyeyim. Buradaki yılan popülasyonunu az yerde görmüşümdür. Etraf bayan kaynıyor. Yakışıklı bir insan olan benim ilgilerini çektiğim kadar ilgimi çekmediler ama. Yine de epey giderliler. Şayet ara bir ortama dayanabilirseniz gidin. Çaydan başka bir şey içmeyin ama, oraya verceğiniz bir içecek parasıyla bi 70'lik içersiniz.

Daha sonra bir takım adamlar olarak ortamdan ayrıldık. Never alone adlı şarkıyı söyledim 12 saniye falan, çünkü hakiki ahbaplarım yanımdaydı. Duygulanmadım ama gey deyilim çoğ şükür. Sevgiler.

Wednesday, February 02, 2011

AlternaTIRT insanlar

Baştan söylemeliyim, öyle herkesin dışarıda kendini övdüğü, ben hayatta her şeyi yaşadım yea, bütün zevkleri tattım diyen kolpacı insanlardan biri değilim. Bilen bilir beni, hayatta belli başlı amaçlarım var. Elmanın kabuğunu bir defada soymak, yere düşen bir poşeti ayağıyla kaldırıp sektirmek, çocukların balonunu veya topunu alıp acayip hareketler yapmak, arkadaşlarının testislerine top gelince hemen duvar kenarına götürüp, "işe oğlum işe, duvara işe, hadi biz bakmıyoruz" demek bu amaçlarımın bir kısmı. Düz bir insanım yani.

Gözlem yapmayı çok seven bir insanım. İnsanları gözlemlemeyi çok seviyorum. Çünkü biliyorum ki konuştuğum insanın %80 saçma sapan özellikleri olacak.

.Her ortamda çalan, tabiri caizse dümdüz şarkıların sadece nakaratlarına eşlik eden insanlar var. Bunlar her yerde var. Welcome the hotel california nananana şeklinde şarkı söyleyenler, nak nak nakin on heavens doorcular bunlara sadece iki örnek. (isteyen varsa kanıtlarım ne isterse) Bu insanlar cidden tırtlığın bayrak ile giden seviyelerindeler.

.İnternette yer alan videoları taklid(taklit evet bravo) eden insanlar var. Çok şükür artık artiz ne arar bazarda diyen insan kalmadı. Sanırım hepsi doğanın kuralı gereği hak ettikleri gibi öldü. Mesela ben beyin bedava'nın (bu neyse bi kere izlese gülünebilir) veya herkesin bir popisi vardır'ın da neden bu kadar büyütüldüğüne de anlam verememiştim. Son olarak YAPTIM OLACAK saçmalığı çıkmıştı. Bu saçmalığı söyleyen insanların ciddi olarak odunla, yağlı kayışla veya ıslak hortumla dövülmeleri gerektiğini düşünmekteyim. Bu insanların neden böyle oldukları konusunda bir fikre sahip değilim, çünkü düz bir insanım.

.Sürekli alkol kullandığını veya tatile gittiğini belirten insanlar var. Malesef hala varlar :( Sinemlerle @bodrum veya içmece @küÇÜKbeyoğlu yazanlar. Küçükbeyoğluna giden insanların gerçekten psikolojik yardımlar almaları gerektiğini düşünüyorum. Erkekler ekmek için, kızlar da popüler olmak için gidiyor. Beni ORTAMLARDA YILAN GİBİYİM sansınlar diye gittiğinizi biliyorum yani. Böyle durumlarda (gerçi ben kolonya gariç alkol kullanmıyorum ama) en iyisi, en sıcağı sokakta içmek tabiki.(Bu arada isteyene bir bira ısmarlayabilirim, o kadar da SIĞIR değilim ya.) @ayvalık, @foça falan yazanlar da hep bir ben çok geziyorum havalarındalar ama YEMEZLER tabi.

.Ortamcı olduklarını iddia eden makina,inşaat mühendisleri insanlar var. Tabi her bir ski merak ettiğim için bu ortamı da merak ettim. Sonunda gördüm ki 8 erkek nargile veya sikko bir barda bira içerek ortamını yaşayanlar. Bunların da tırt insanlar olduğuna karar vermem uzun sürmedi tabiki.

.Bir de metalciler var. Çok kalender, kıyak metalci tanıdıklarım da var benim. Ama saysam 5 belki 6. Gerçi işim gücüm yok onları sayacak değilim. Aklımın nadir de olsa başımdan gittiği zamanlarda metal(medıl) konserlerinde bulundum. Evet gerçekten çok ara ortamlardı. Bir unirock, bir foçadaki tırt metal grupları dinleyicileri, sepultura konserinde 45 yaşına gelmiş takip elbiseli dayılar, hakikaten hepsi tuhaftı, hepsi acayipti.

1990 yılından beri yaşıyorum. Hep te TIRT insanlarla yaşıyorum. Zevkli oluyor gerçi, dalga geçecek bir şeyler buluyorum. Sonuçta ben istesem de istemesem de onlar saçmalığın doruklarını yaşayacaklar, ben de bundan keyif almaya bakıyorum. Her zaman dediğim gibi herkesle kalender ahbabım Ercan Dinler ile mizahi ortaklığımızın getirdiklerini yaşayamıyorsam bu benim suçum değil. Kader oyunu değil bu, bu insanlığın suçu. Sevgilerle.