Thursday, April 28, 2011

kader ortağım



Gece gece dert ettim "niye benim bir bizonum yok lan" dedim kendime. Ruyalarımda oluyorsa gerçek hayatta neden olmasın ki. Yalnızlığımı paylaşacağım kader ortağı olacağım bi bizonum olsa fena mı olurdu lan. Her yerde zikini de göstertmezdim olsa, altına bez bağlardım gerekirse. Bizonlar hislenen hayvanlardır. Kimbilir belki ben ona beni bırakıp da giden sevdiceğimi anlatırken o da bana Vilyımlar sucukları tarafından pastırma yapılmış yarini anlatırdı. (bizonun durumu benden daha fena olurdu lan sevdiğim bir bayan varsa o bayanın pastırma olması bana aklımı yedirirdi)

Bu durumlara daha çok hislenirdik. Rakı içip Azer Bülbül dinlerken kendimizi kaybederdik. (ben kaybetmesem de bizon kesin kaybederdi) "ilk aşkım sevgilim bizonum benim" diyip yufka yüreğimi acıtırdı benim.

Hem kötü gün dostu hem iyi gün dostu olurdu benim için. Kıl kaptığım insanların üstüne salardım "bizon tuy kıss kıssskıss oğlum" diyerek. Bakkala yollardım, bizon 2 tavuk döner kap yiğenim der dönerciye yollardım, halkgününde süpermarkete yollardım meyve seçtirirdim(çilekleri seçmeden alalım huuoop diyen adam sesini çıkaramazdı), en önemlisi de iddaa oynamaya yollardım lan. Bir sürü işimi yapardı hınzır.

Bana bizon hediye etme gibi mükemmel bir düşünceye kapılırsanız annemin "bizonlar çok pis hayvanlardır uğraşılmaz onlarla" lafına aldırmadan hediye edebilirsiniz. Gözüm gibi bakarım kerataya. İddaa demişken de bugün 19 liralık iddaa oynayıp 20 lira kazanan abimi tebrik ederek yazıyı bitiriyorum. HIISSSS

Monday, April 25, 2011

Hemanin Abisi Çetin



Evet He-man'in abisi Çetin gerçekten mega bir karikatür.

Thursday, April 21, 2011

fotoşok

Erkek erkeğe takılmanın sınırlarını zorladığımız bir ortamda "aga o değil de ben bu fotoşopu bulup kızlara öğreten adamın anasını avradını sikim" sözüm sonrası insanlar "haklısın abi" "bende sikim" gibi sözler edeceğine içlerinden biri de bana karşı çıkıp "ya sus şimdi sikerim ağzını yüzünü" gibi tepkiler verseydi belki bende azbiraz şeylerle yetinen insanlardan olacaktım. "abi tatlı kız, sempatik hem muhabbeti de iyi" "birbirimizi anlayabiliyoruz, fikirlerimiz uyuşuyor" gibi sözler edecektim. çiçek ekecektim, bahçe sulayacaktım, belki de kedi besleyecektim. Bu sözüme vakti zamanında karşı çıkmayan bütün arkadaşlarımı şiddetle kınıyorum. hatta hepsinin amınakoyim.



Aynı şekilde "bu profesyonel fotoğraf makinalarını icat eden adamın da amına koyim" sözüme itiraz etmeyip yine beni onaylayan insanları da kınıyorum. ya da kınamıyorum banane lan. Allahlarından bulsun pezevenkler. Ben burda bisürü hayal kırıklığı yaşıyorsam sorumlusu sizsiniz ibneler. Bunu bilin istedim.

Tsunami ve nükleer durumlar

Tsunami hakkında çok önceleri bişeyler diyecektim ama reaktörler olsun, nükleer tehlikeler olsun, artçı sarsıntılar olsun Japonya'da durum daha yeni yeni yola girdiği için yazmak şimdi kısmet oldu. bu süre içinde gerek nükleer videolar paylaşmak, gerek ülkemize nükleer santral yapılmasına tepki göstermek(anarşiz gibi eylemlere katılmadım tabi) gibi birçok duyarlı davranışta bulundum.



Tsunami sanki biri eline büyük ve geniş bir hortum(ama çok büyük böyle hayvan gibi kanalizasyon hortumu gib) almış da bütün insanları sulamaya çalışıyomuş gibi bişey. Bahçede biber suladığınız hortumun büyüğünü düşünün işte sik gibi bi tanım yaptım idare edin. Zaten pislik bi doğa olayı bu tsunami. aynı Kinkong gibi Godzilla gibi evleri yıkmaya tenezzül eden haysiyetsiz şerefsiz hayvanlar gibi ev yıkan, araba sürükleyen bir olay. Ben bu tusunami işlerinde yokum. Bi gün tsunami olursa camları kaparım, kapıların altlarında boşluklara kilim koyarım su girmesin, tsunami girmesin diye yeterli. Hiç vidyo çekmeye falan takılmam. Fazla yüz göz olmam.

Nükleer durumlar hakkında da birtakım şeyler söyledim. Çernobilde bizim memleket(karadeniz) çok büyük hasarlar yaşamış gibi çok düz şeyler söyledim. Konu hakkında bilgili olduğumdan işte reaktörlerin çok ısınması sonrası patlamalar meydana geldiğinden bahsettim. Ölmek pahasına insanlığı nükleerden kurtaran adamlar arasında yer alsaydım keşke falan dedim. Yeri geldi ilgi odağı oldum, yeri geldi takdir edildim. bunları da böyle paylaşayım dedim.


Nükleer zararlar sonucu bazı insanlarda kalıcı hasarlar bulunduğunu da belirttim. Ben böyle diyince "biz de nükleerlensek belki bazı yerlerimiz daha uzun olurdu" "nükleer doldur rodrigo ekokeke" gibi saçma şeyler söyleyen insanların olması(bunları diyen ben değilim beni suçlamayın boşuna zerre alınmam) da ağrıma dokundu. Ben onca bilgiler verirken nükleeri böyle şebekliklerine alet eden insanlar olması da bu yazımı biraz geciktirtti. bi de o insanların haline üzüldüm. Nerden baksanız çok duyarlı olaylar yaşadım.

Bir de çiçek falan ektim yaz geliyor diye. Kendimle ne kadar gururlansam az yemin ediyorum. Haklısın canım dediğinizi duyar gibiyim.

Wednesday, April 20, 2011

il buono il brutto il sikko

"Gölün kenarında duruyorken ben, bizonlarım (buffalo da olabilir tam net değilim bu konuda çükü alttan sarkan hayvanlardan işte belki 2 türden de hayvanım vardır) da gölden karşıya geçmeye çalışıyordu. Dönem muhtemelen vahşi batı veya kovboy dönemiydi ama hiç at yoktu ortamda burasını biraz ben de garipsedim. Kovboy ortamında nasıl iiivüvüvüvü diyen atlar olmaz dedim.




Bizonlarımı karşıya geçirmeye çalışırken karşıdan 2 veya 3 tane orospu çocuğu kovboyun geldiğini gördüm. Şimdi bütün kovboylara orospu çocuğu demiş gibi olmayayım, mesela bi Clint Eastwood çok kral adam hep iyiden yana, itlik hergelelik peşinde değil, keza Redkit de iyi kovboydur, gölgesini vurur, dalton pataklar. ama bu kovboyların orospu çocuğu olduğunu anlamam hiç zor olmadı.

Başladılar ateş etmeye bizonlarımı, bufalolarımı vurmaya. vay anam dedim nerden baksan 5milyar bi bizon. Kaç tane bizonumu indirdi pezevenkler. Sonra beni yakaladılar. Bizonlarımdan birine dediler ki "sen artık bu sürünün reisisin." Ne saçma lan dedim adam bizonla konuşuyor.

Adam beni bir yere götürdü öldürmek için. (bak pezevenge) Tüfekle iki kafama vurdu. tam beni öldürecekti ki pışoav pışoav sesler geldi. İmdadıma biri yetişmişti ve kovboyu vurmuştu. Baktım kovboyu vuran adam kim diye, tabiki de Ercandı. Artık o zamanlarda ismi Ercan değil de Ratso olur, Vilyım olur.

Kovboyu vurmuştu vurmasına Ercan ama çok saçma bi konuda ısrar ediyordu. vay efendim ben burada kurt vurcam falan diyordu. Bizonların, bufaloların atların olduğu yerde kurt ne arasın diyordum ki hemen aşağıda bi orman vardı. Hayalgücü falan böyle acayip şeyler. Ercan'ın(ya da Vilyım) silahi vardı, ben de dedim elime sopa alayım nolur nolmaz diye. O kadar da dedim ne gerek var kurtlar efendi hayvanlardır ama dinletemedim.

İndim aşağı elime bi ağaç dalı aldım, onda da silah var. Hemen bi kurt gördük kurt bize doğru koşmaya başladı. Sanırsın kurt değil çita. öyle hızlı koşuyor. Kurt vurmaya gitmiştik ama kurttan kaçıyorduk, ne saçma iş lan bu dedim. Durdum ve sopayla kurdu dövmeye başladım.(evet burda bi tuhaflık vardı)"

Sonra da uyandım. Bi daha uyumak istedim rüyanın devamını görürüm diye ama uyuyamadım. Çok çişim vardı. Ben de kalkıp işedim. belki başka zaman görürüm rüyanın geri kalanını.

ailemizin sempatiği koray candemir



Şimdi şu alemde malınızı teslim edeceğiniz, misafirliğe gittiniz ama gelen birine(artık çocuğunuz olur karınız kocanız olur duruma göre görümceniz olur) anahtar bırakmak zorundasınız anahtarı bırakabileceğiniz, gerektiğinde çoluğunuzu çocuğunuzu teslim edeceğiniz, ben ikindiyi kılayım sen 2 dakika kasada duruver be abicim diye kasanızı emanet edebileceğiniz kim var? desem hep bir ağızdan 'koray candemir' dersiniz. buna eminim. Demezseniz de afedersiniz ama bu sizin sikliğiniz.

Vay efendim ben ünlü adamım biraz şımarıklık yapayım, vay efendim ben yakışıklı adamım, sesli adamım serserilik yapayım adam döveyim falan asla demez. yani beklenmez böyle adamdan hıyarlık. Mesleğini gitardan, içli sesinden kazanan delikanlı bi kardeşimiz. "Koray al şu 10 milyonu 2 kilo muz al" desen, hemen gider alır gibi. "Para üstü kalsın çiklet alırsın kendine sen öğrenci adamsın" falan desen tenezzül bile etmez almaya.

Bi de ben varım böyle çok yakışıklı, beyfendi, iyi aile çocuğu ama kendimden bahsetmeyi sevmediğimi biliyorsunuz. yine de ben seni tanımak istiyorum diyorsanız bana nasıl ulaşabileceğinizi biliyorsunuz.

Tuesday, April 19, 2011

Nalet

Eski yıllarda da sanatla pek iç içe olduğumu, edebi kişiliğimi öne çıkardığımı, şiirler yazdığımı, serseriliğimi, vurdumduymazlığımı sayın arkadaşım Çağlanur İbaş hakkında yazdığım akrostiş şiirle bir kez daha gözler önüne sermişim, sermeye de devam edeceğim.

NALET

Sevincimi anlatamadığım süper bir durumdayım
Ellerimden kaçıp gitmediğinin farkındayım
Nihayet mutlu sona ulaştık
İkibindokuz yılı şampiyonu şanlı Beşiktaş

Hayatımın en güzel günleri belki bu günler
İsteyip de rahatça ulaştığım tüm hayaller
Çağlanur insanına rağmen mükemmeller

Sıra geldi Çağlanur senden konuşmaya
Eve İncirli'den beraber gittiğim nalet insana
Veda şiirimi yazmayı çok isterdim sana
Mantıken dünyanın yaptığı en büyük hataya
İsterdi insanlar söylemek bir elveda
Yakınlarından seni tamamen uzaklaştırmaya
Olmuyor ama çıkıyorsun karşılarına
Rahatsızlığın hayatın doruk noktalarında
Umursamak istemesem de seni
Malak gibi duruyorsun ortada

Çağlanur senin için hep kötü şeyler söyledim
Artık seni övmeye karar verdim
Gözlerindeki o ışığı farkettim
Lakin biraz zencisin koca kafalısın
Afikanın ise en şişman varlığısın
Nerden geldin nereye gidiyorsun bilmiyorum ama
Unutma bu mükemmel insanın nasihatlarını
Rahat dur ben yokken yanında


hep bi oyunbazlık, bi düzenbazlık işlerinde olsam da aslında çok iyi bir insanım çoğu zaman.

Monday, April 18, 2011

DÜNYAYI KURTARAN ADAM


Boş bir zamanında Dünyayı Kurtaran Adamı bi daha izliyim dedim. Değişen bişey yoktu. Dünyayı kurtaran adam yine mega bi filmdi. Hatta kült bir filmdi. İzledim bari bi de anlatıyım dedim.

"Filmin başında böyle gezegenlerin yok olduğunu günümüzden milyarlarca yıl ötesinde bi zamanın anlatıldığından bahsediliyordu. Ya ne olaacağıdı? Böyle her şey bitmiş, bütün insanlar bir arada yaşıyor gezegenler yok olmuş ama hepsi değil bazıları böyle kendi çapında bişeyler yapmaya devam ediyor. Kötü adamların reyisi (böyle kafasına karton geçirmiş kafasının yanlarından japonların yemek yediği çubuklardan çıkan, kafası tam olarak terliksi hayvan vücudu gibi olan adam) ve yanında arzum mutfak robotu kafalı adamlarıyla dünyayı ele geçirmek istiyordu. Dedim böyle bi filmde de dünyayı ele geçirmeyin gidin "jupiterin amına koymak istiyorum" "satürnde çok fazla seks dönüyomuş dur ben burayı ele geçireyim de gezegendeki bütün karıları sıradan kayışlıyım" falan diyip başka yerler ele geçirin(sonuçta kötüsün adam öldürcen tecavüz falan edicen) ama bana mısın demediler.

Dünyayı kötülerden koruyup onlara coystikle fiçuuv pişuuv ataş edenler ise Murat (Cüneyt Arkın tabiki) ve Ali (Sezercik filminde kaybolan çocuğunu bulmak için sokakta dilencilik yapan Ömer abiydi sanırım hani ahmetçikin babası olan ama tam da emin deyilim) idi. Dünya ise insanların beyin güçlerinden oluşan bir kalkanla korunuyodu toz haline geliyordu o sıra. Evet burası gerçekten çok tırt. Sonra Muratla ali böyle ellerinde olmayan bi güç tarafından çekilip garip bi yere gönderiliyordu. (aslında çok garip değil bence nevşehir, yozgat yöreleri falandı bakmayın ilginç gibi gösterdiklerine) Aralarında sohbet ediyolardı Murat Aliye ye "belki sadece kadınların olduğu bi yere gönderilmişizdir lan" dedi. Ali de "hadi ya aga o zaman ben bi etek tıraşı yapim bi de duş alim malum uzayda o kadar savaştık, gemi vurduk ışın attık çarpıştık, hatuna taşak kokmayalım" falan dedi. tamam demedi ama en azından öyle düşündüğüne eminim. Uzaydan düşünce adamların aklına ilk seks geliyordu lan. Ne kötü bi durum.

Sonra iskeletler atlarla koşarak bunların üzerine doğru geldi. Evet dünyanın yok olmasından milyar yıl sonraydı ama uzaylılar savaşmak için hala at kullanıyor. Murat ve ali bunları dövüyodu ama ilerde ışın atan canavarlar bunları yakalıyor. Bu esnada ortalıkta vııayk biiayk diye bağıran öcüler var ki burası çok enteresanlı. Etraftaki zalımlığa dayanamayan murat ve ali bu uzaylılara dalıp hepsini dövüyor ya işte burası çok saçma. Demin etrafa ışınlar atan adamlar şimdi ilkel gibi kılıçlarla falan savaşıyolar iki dünyalıdan bitemiz dayak yiyolar. Halbuse ışın atsalar analarını zikerler 2sinin de. Her filmde olan adeta bütün bu seksiliğiyle bütün yaratıkların, alemdeki bütün börtü böceğin rüyalarını ve otuzbirlerini süsleyen sarışın net bir bayan bunları mağara gibi bi yere alıyor. Mağarada Ömer babaya benzeyen bi adam yine Ömer babanın sonsuz kafa sikiciliğiyle bişeyler anlatıyor(yine çok kafasikici şeyler). Yok efendim burası karanlıklar ve sonsuzluklar dolu sonsuzluk ülkesi falan diyor ama burası basbaya niğdeydi bilemedin nevşehirdi. Hayvanatlar insanları hacemat ederken murat ve ali yine bütün talukatın afedersiniz ama anasını bacısını sikiyor.


Terliksi suratlı kötü abi ölen tüm insanların kanını 'sonda' ile içiyor. Evet ameliyatlarda insanın sikine takılan sondayla kan içen bi kötü adam olması çok uç bi durum. murat ve ali böyle sapkın gibi taş toprak dövüp doğal hayata zarar veriyolar bi yandan da kas yapmaya çalışıyor. badiye giden abilerden akıl alan mahallenin gençleri gibi 'fruko şişesine su doldurup kaldırmak' olsun 'ayağa taş bağlayıp koşmak' olsun böyle çok tırt yöntemler kullanıyolar. Sonra burdan ayrılıp Osmanlı esnafı görünümlü adamların arasında takılıyorlar bara içmeğa gidiyolar. barda kavga çıkıyor murat ve ali sinirlenip kırmızı gocuklu yaratık dövüyor, teneke kafalı adam dövüyor, vay efendim sen misin bana ninjalık yapan diyip ninja dövüyor. sonra terliksi abi yine geliyor atıp tutuyor "sizi buraya ben getirttim" diyor kayseriye giden yengesigilden pastırma istetmiş gibi. sonra da muratla ali bunların mekanına gidiyor. ali burda kraliçeyi yalıyor. (net seks olduğunu bilmiyorum ama yaladığına eminim)

Buralarda Kötü Abi "zamanı aştık aga tabuları yıktık biz" gibi özlü laflar ediyor. Murat burda yine canavar döverken yaratık döverken Ali kraliçeyi yalayıp yutuyor. Sonra bıyıklı bi abi gelip "ışınlayın bu pezevenkleri" diyor ve uyutuyor ali ve muratı. Terliksi abi de canım milf kraliçeyi Aliyi kandıramadı diye cadıya çeviriyor orospu çocuğu. Bu zamandan sonra abi demem bu ibneye. Muratla Ali yine adam dövüyor, kırmızı peluş yaratık dövüyor ninja dövüyor. Sarışın bayanın dudağı kanıyor. Burda kendi kanını da sarışının kanına sürüp "deeheeh kan kardeşi olduk leheheh" dese ne kötü olurdu lan. Kapardım filmi. Sonra türbeye gidip namaz kılıyorlar. islamiyetle uzaydan bahsediyorlar buralar çok aklıma yattı. (bu arada sarışın bayan dilsiz hani tutup bi mahlukat veya murat mağaraya atıp pardon ama çatır çatır sikse derdini anlatamayacak "sabaha kadar siktiler beni Ömer baba tipli dayı" diyemeyecek)

Murat yine zıplayıp kırmızı canavar dövüyor, hipapçı hareketleriyle bizans askeri(evet ben de anlamadım ama bildiğin bizans askeriydi dövdüğü adamlar) dövüyor, mamçukalı adam dövüyor. Kötü terliksi yani büyücü elektrik panosu gibi makinayla Ali'nin beynini almaya çalışıyor ama tam yapamıyor burasını ben de anlamadım "neden yapamadı ki lan" dedim. Sonra büyücü pezevengi Ali kılığında adam yolluyor Murat'ı kandırması için. Murat bunu çakıp Ali görünümlü yaratığı paketliyor. yaratığın Aliden canavara dönmesiyle sarışın korkuyor. Murat burda sarışına sarılıp "korkma kelime-i tevhid oku" gibi bakışlar atıyor. Bu arada sarışın Murat kılıcı aldı diye konuşmaya başlıyor. Sonra Murat Aliyi kurtarıyor ama ali yine ibnelik yapıyor. Kılıcı alıp karı kovalamaya gidiyor. Hep sikini düşünen Ali günümüz gençliğinin ibret alması gereken bi vaka. Lütfen böyle olmayın gençler. Dünyada daha önemli şeyler var sevgi aşk gibi.



Ömer baba görünümlü dayının yanına gidiyor Ali. Ömer baba görünümlü adam ömer baba deyilmiş te büyücüymüş Aliyi ketenpereye getiriyor. aliyi bi temiz dövüyor.(iyi oldu pezevenge) gerçek Ömer baba gelip "sihirbaz beyne ve kılıca dokundu hepimizin anasını sikicek" diyor. Murat burda Aliye "ali senin ırzını sikim gördün mü yaptığını senin sikinin keyfine dünya yok olacak" bakışları atıyor. Ali tabi yine bi aptallık edip mağara çıkışına koşuyor ve patlıyıp ölüyor. Murat hırslanıyor, başlıyor yaratık dövmeye, teletabi, teneke adam dövmeye. Büyücü de burada atıp tutuyor, yok efendim en güçlü benim, her şeye sahibim, 2.5 yaşında dünyanın anasını sikmişim falan diyor.

Dünyanın yok olması için 10dan geriye saymaya başlıyorlar ama ne saymak. Nerden baksan 5 dakika 10'dan 0'a kadar sayamıyolar. Sanki Murat gelsin de ebemizi siksin diye bekliyorlar. Murat yine canavar dövüyor, ışınlı adam dövüyor, mumya dövüyor. Dünyaya yıkılmaya başlıyor ama murat pes etmiyor "ben bu büyücüyü teke tekte alırım aga" diyor. Büyücü burda güneş ışığı falan atıyor murat bakamasın diye. Tabi yanında fotoğraf makinası filmi de yok onu koyup baksın murat. Yılmıyor burda murat ayağıyla taşı büyücüye atıp büyücüyü patlatıyor. Sonra ver allahım ver yer misin yemez misin büyücü bi temiz dövüyor. Hatta yine özür dilerim ama anasını avradını sikiyor büyücünün ve büyücüyü ortadan ikiye ayırıyor.(evet bu ortadan ikiye ayırma yeri filmin tek saçma yeriydi) Dünya kurtuluyor Murat da sarışını öpüp uzay mekiğiyle geri dönüyor. İşte koca film bu kadar. Ama süper megasal bi film. Ben anlattım ama yine de izleyin derim"

O değil de Murat dünyaya dönünce ne kadar kız kaldırmıştır lan düşünebiliyo musunuz? Resmen bütün kadınlar sıraya girmiştir dünyaya kurtaran adama vermek için. Ahahahaaha burada tam bir MemetBakan gibi düşündüm. Teeey teeey.

kötüler elbet kazanacak

Hayatımın en verimli çağlarında (21'li yaşlarımda) oturmuş 58 yaşında olmasına rağmen tam bir teen avcısı tipine sahip Quique Sanchez Flores ve kurmayları önderliğindeki Atletico Madrid'in Espanyol deplasmanında puan mücadelesini izliyorum. Hem de aynı maçı aynı gün içinde ikinci defa. Ujfalusi'nin pasında topa hareketlenen oyuncunun Aguero olduğunu bildiğim halde. Şimdi dedim aman sikerim ben bu maçı neden izliyorum, ben bi daha izleyince Espanyol'un gollerini "lise bitsin saçları 4 sene kestirmiycem aga saçlı adam" atmayacak sanki. Kapadım maçı.




İnternette yine Coyoteli Rod Runnerlı video gördüm. İlkin çizgifilmlerdeki hayvanların isimlerine kafa yordum. Neden bu hayvanların isimleri hep ecnebi dilindeydi dedim. Tiviti'nin peşinde koşan Silvester değil de bi İdris olsa Tiviti'nin "sikerim abi böyle adamlar peşinde koşsun diye mi konuşmuştuk biz" diyeceğini veya İskeletor'un kötülüklerinden dünyayı kurtarmaya çalışan adamın Himen değil de Hulusi adında biri olsa İskeletor'un "senin kurtaracağın dünyanın anasını sikmişim ben" diyip tüm dünyayı yok edeceğini falan düşündüm. Çizgifilmlerde memur isimli adamların yeri yoktu. Gevur isimlerinin kalmasını olumlu buldum.



Coyote'nin Road Runner'ı(bu Road runnerı da hiç sevmem her bölüm Coyote bunu yakalasa da bi temiz sikse diye düşünürüm) yakalamak için yaptığı pilanları düşündüm. En kıral mimarın mühendisin yapamayacağı şeyleri düşünüyordu. Coyotenin memlekette Acme Teknik Üniversitesinde "mimarlıkta çok kız varmış çok seks dönüyomuş aga" diyip mimarlık okuduğunu düşündüm. Taşların, roketlerin road runnerın değil de coyotenin içinde patlamasını yine tuhafsadım. Bi kez olsun coyote road runnera bi asstomouth yapsa bi daha dert etmiycem bu olayları.

Silvesterın Tivitiyi yakalama pilanları da hiç tutmuyordu. Üstelik Silvesterın daha çok imkanı vardı. Gerizekalı gibi 10 milyarlık piyanoyu atıyordu lan. Benim böyle bi kedim olsa "senin kedi kere amına korum amını siktimin mındarı" diyip sokağa atardım pezevenki. Tiviti acaba kendini İsmail Türütten 'pilan yapmayın pilan' ı dinleyerek mi koruyordu? Yoksa tiviti bizzat İsmail Türütün kendisi miydi? diye düşündüm. Hatta Tiviti'nin Samanyolu tvde Fıkralarla Türkiyeyi sunduğunu karadeniz şivesiyle şakalar komiklikler yaptığını falan hayal ettim. Evet Tiviti kesinlikle İsmail Türüttü.

Gogulda 'silvester plan' yazıp arattım ama yazıya koymalık bişey çıkmadı. silvester-punk.jpg maniaqkiddy@hotmail.com lu bi sapkınlıklar çıktı. Onu da ben mühimsemedim. Silvesterın pankla falan ilgisi yoktu. Silvesterın Cengiz Kurtoğlu hayranı olduğunu biliyorum ben. Bari İsmail Türütün dünya tatlısı bi fotoğrafını koyim dedim. Yaşasın gerçek kötüler.

Saturday, April 16, 2011

Riçırt abi Hadron tamam 20 lira versen yeter

Aslında ben buralara bişey yazmayacaktım yea diyeceğim yine kolpalar döndürdüğüm anlaşılacak. Yine böyle bir cumartesi gününü boşa geçirme konusunda kendimle başbaşaydım. Başka ne olacağıdı? Uyanıp her gün menemen yiyen ve çayını bitirdikten sonra halk gününde markete portakal seçmeye, kasaba kıyma almaya gönderilen bir adamdan, -yani benden- hadron çarpıştırıcısını çalıştırmamı nebilim bir arıza olursa gidermemi, "Riçırt abi Hadron tamam 20 lira versen yeter" falan dememi beklemeyin.

Şimdi böyle bi işe yaramaz hani böyle sik gibi gözüksem de bu kadar faydasız deyilim lan. Benden seccade ve tesbih isteyen akrabanın isteklerini yerine getiriyorum misal. Böyle isteklerini yerine getirmek diyince kendi rızam olmadan benle fuhuşmak isteyen birinin dilediklerini yapıyormuşum gibi oldum ama öyle deyil. Yanlış anlamayın.

En olmadı feysbukuna gidip Headbeng University - Bilek Metal mezunu yazan adamdan daha hayırlıyım. Hattta kesin öyleyim aksini idda eden siktirip gitsin. Bilek Metal bölümünü bitirmiş bi adamdan tabiki daha işe yarar olacağım. Hem hiç mi dememişler bu adama "oğlum o bölümün mezunlarının iş imkanı çok kısıtlı, mezunları hep aç geziyor" "deri pantul giyip yüz boyama dışında bi numarası yok". Bilek metal bölümüne de hep bi mesafeli olmuşumdur. Bi torna-tesviye bitirse, ne bilim hitit dili ve edebiyatı gibi garipsili dil bölümlerinden birini bitirse bu kadar yadırgamıycam.

Yemek yerken televizyona da bakim dedim. Trt avazda yine acayib kolpa bi program vardı. Aşıklar bilmemneysi adlı bi yarışma düzenlemişler Konyalı bi adam 15 senedir bu yarışmayı kazanıyomuymuş. Niye konyalı bi adamın 15 senedir kazandığı programı izliyom lan dedim. Zaten bu aşıklık da çok tırt bi olay. Nasıl böyle diyişlere kanıyolarmış eskiler tuhafsıyorum. Şimdi biri gelip bana "Aşk derdiyle hoşem terk-i nasîhat kıl refîk, ben ki tiryâkî mizâcem zehr kâr etmez bana" falan dese "aşık he abi he" der geçiştiririm. Fazlası olmaz.

Öğretmen Kemal dizisinin yeni bölümlerini izlemekten sonra en büyük ikinci heyecanı maç izlemek olan biri olarak bugün Real Madrid - Barcelona maçını izliyordum. Albiol'un (o bir orspu çocuğu) kırmızısından epey şüpelendim. İçimden "albiol iddaada kim kırmızı görüre ben görürüm aga diyip bahis mi yapmıştı" yoksa albiol bütün gün idda bayiinde monitörden maç takip "sergio abi 3.ayakta kim geldi" diyen bi adam mıydı diye düşündüm. Yok lan deyildir heralde dedim.

Bütün Real Madrid Mesut'un taşşanı yesin diye mesaj geldi telefonuma. Bu mesajı atan tabiki Mümin'di. Ben de gaza gelip bi kaç kişiye "bütün dünya Mesudun daşşağını yesin" diye mesajlar attım. Bi an oha çok mu abarttım lan dedim. yok lan dedim sonra. Maç bitince hızımı alamayıp feysbukta Mesut özil hayran sayfasına da "bütün barcelona senin taşşağını yesin kıral" falan yazdım. Ne acayip coşmuşum lan şimdi farkettim.



Sonra da kanalları değiştirdim. Haluk Levent ve Ebru Polat'ın memeleri dışında pek de bişey yoktu. Orospu çocuğu Arbiol dedim. Televizyonu kapayıp kolbastı oynadım.

buğba badladıyom

Dikkat! biraz sonra okuyacağınız satırlar tamamen acayib şeyler yiyen ve haplardan dolayı bi süredir beynini aldırmış gibi davranan biri (ben yani pek bi sik yok yine) tarafından yazılmıştır. Sonra vay efendim hep İsmail Türüt gibi yazıyosun diye çıkışmayın bana. Gerçi kimse okumuyo buraları istersem buralara meme meme yazayım mühim deyil.

Yine teknik üniversite ortamlarındayken (bütün gün xvideos senin youporn benim dolaşan kıllı, koltuk altı ve apışarası koyun peyniri kokan "ozon bile delindi kızlar hala naz yapıyor hohoho" düşüncelerinde adamların olduğu yerler) durumu öğrencilerden de kötü bir canlı gördüm. İlk başta inanmadım. Kendimi böyle korsanların saldırısına uğramışımız da(belki de zikmişlerdir sabaha kadar mokoko falan) Afrika'nın bi adasında öğle ezanıyla anca kendine gelebilmiş gibi hissettim. Sonra yok lan essah bu dedim aynı metin akpınar gibi.

Kendine sakso çeken köpeği gördüm. Sokakta seks yapan çok köpek görsem de küsküyü kendine vereni hiç görmemiştim lan. Çok acayip değil mi, bir meriln manson bi eminem gibi (onlar gibi kaburgalarını aldırıp aldırmadığına emin deyilim ama) kendi ağzına fişekliyordu. Heralde hayvancağız da (niye hayvancağız diyorsam orspu çocuğu ibnenin teki halbuse) ortama ayak uydurmuştu. Mühendislik kızsızlığına isyan etmiş. Gözleriyle bana "kaldırıp kuşağı yapmak isterim uşağı ama elde var 0" gibi bişeyler anlatmak istiyordu. Ya da alakası yoktu ben uydurdum. Yine de "ben yoldan gönüllü çıktım aga" der gibi bakıyordu hayvanat.

Her zamanki gibi facebookta dişi profillerinde dolanıp bu fotoğrafı giderliymiş, burada pek yalanası çıkmış gibi düşüncelere kapılmışken Lady Gaga'yı 39 arkadaşımın beğendiğini gördüm. Neden siki olan bir kadını (afedersiniz ama öyle yani) 39 arkadaşım beğenmiş amınakoyim dedim. Kendi arkadaş ortamında(haplı uyuşturuculu fuhuşlu ortamlar) pipili hatun diye taşak geçilen birini 39 arkadaşım beğenmişti, ne kötü lan.(Üstelik ismi de kancık köpek ismi gibi) Leydi gelip bana "yarağın iyisi kösede olurmuş ama aga" dese cevab veremem gerçi susarım.

Bugün beni böbreğimden ameliyat eden doktora gittim.(tahlili yaptırmayacağımı öğrenince babam 1 ton kafamı sikti falan böyle) Epeydir gitmediğim için doktor beni ilkin tanıyamadı. Aklımdan "ehehe benim de biri elime verse ben de bi dakka abi gelicem şimdi diyip uzaklaşırdım ortamdan ohoho" diye geçirip sırıttım falan. Ercanla yine adam muhabbetleri yaptık. Kırmızı ışığa rağmen karşıya geçerken "Almanya'da osurmak değil de geğirmek çok ayıpmış" falan dedik.



Yine böyle teknik üniversite, mühendislik, erkek doktor, kanka ve kendine sakso çeken köpek ve müzikçilerden(godoş bunlar) bahsettim. İsterdim böyle Pelinlerle, Melisalarla (Olga Nadya 1saat yuz dolear falan hiç demiyom bile) bahsedeyim ama bana her yer teknik üniversite lan. Yolun ortasında "Kırgızlar var yeni geldiler Türkiye'ye 5 6 tane" diye bağıran adamın yerinde bile olmak isterdim ama üzgünüm. Hasan Ali profesörün fotoğrafını da buraya neden ekledim bilmiyorum amına koyim.

Friday, April 15, 2011

koyun copluyor mu (koyunca hopluyor mu)

Aslında buraya hiçbir şey yazmamaya karar vermiştim. Böyle yazıyorum ama kendime konuşuyorum, laf ederken insanlar "he himen he" diyerek beni siklemiyor gibi hissediyorum. Öyle düşünen varsa baştan taşaklarımı yesin.(hani yemesin de böyle bi ağzında gezdireyim)



Şu mükemmelli fotoğrafı eklemeye yazdım bu yazıyı. Amacım sosyal mesajlar vermek. Elalemin karısını kızını rızası olmadan zikerseniz böyle ibne gibi top gibi bişeyler olursunuz. Tecavüz edene de sonradan çok pis kayıyolarmış(bilhassa hapishanelerde) Gerçi ben bunu niye yazdım. Sanki öyle düşünen insanlar buraya bakıp "sen öyle diyorsan kaçırıp kaymaya karar verdiğimiz hatunları salıverelim kirve" diyecek. Benimki de yarakhasanlık.

ismim Hıdır olsa babamı hortumla döverdim

Sokaktan geçen birkaç kılıksız ergene sövüşledikten sonra mülümüse bindim kuzenimle. Belki 2 yılansal bayan görür biraz da gezeriz diye yine ilkel düşüncelere kapılmıştık.(Aslında ben kapılmıştım çünkü teknik üniversite okuyan benim)

Minibüste yer olmadığından kuzenim hemen ön koltuğu kaptı. Bana da para konan o garip yer kaldı oturmak için. Hep böyle nerde bi siklik, nerde bi kötü duruma düşmelik olay var gelip beni bulur. Bu sefer isyan etmedim ama. Çünkü tam karşımda tahminen 20-21 yaşlarında renkli gözlü ve cıvıl bir bayanla kucağında yeğeni oturuyordu. "Deyze deyze" diye bağıran Ayşecik edasıyla teyzesine sesleniyordu küçük piç.



Yine sevimliliğimi(sevimlililililerle selam kızlar Büyük ev ablukada dinliyorum boyum da uzun 1.83) kullanarak çocuğa garipçe hareketler yapıyordum. Sağını solunu yukarıyı göstererek olmayan şeyler varmış gibi taşak geçiyordum yani. Sonra da tehehey diye gülüp başını okşadım.(aslında tipini sikim diyordum içimden) Genç bayanın ilgisini çekmem zor olmadı tabi ama üzerinde gördüğüm bordo aberkrombi fırç aşotmanından sonra ıyy bakışlarımla bütün iletişimimizi bi anda kopardım. Benliği Kırşehir'e ait biriyle(uff benlik de dedim) ne kadar iletişim kurabilirdim ki yani. İndi sonra orospu.

Biz de indik ve daha sonra avm tuvaletine işemeğa girdik. Ben engelli tuvaletini göstererek yeğen sen buraya gir kehehey derken farklı bir adamın oraya girmesi beni bayağı acayipsetti.(acayipsetmek) Haydar Dümen saçlı abiyi yine gördüm. Zaten Haydar saçlı abiyi hayatımda 7 kez gördüysem 6 sı aynı tuvalette gördüm, ne sikim bir iş bu.

Kumpir yemeğe oturduk. Abi yea bi gün Ortaköy yapalım kumpir yeriz hem gibi saçma fikirlere kapılsam da bunu dile getirmedim. Söylesem kuzenimin kafama sandalye atması çok olasıydı çünkü. Zor kurtardım. Eleman(kumpire ne istiyosan yazılı bi kağıt varmış adını yazıyon böyle acayibli bişey, fiş gibi ama deyil) kağıda bakıp bir de bana uzun süre baktı. Kağıtta ismime 'Hıdır' yazdığımdan bu durumu baya bi tuhafsadı. Bi an ben bile düşündüm ismim Hıdır olsa sik gibi hissederdim kendimi diye. Düşünsenize ne kötü, biri size Hıdır diyo siz de bakıyosunuz amına koyim. Bi gün sıtarbaksa gidersem oraya da farklı bi isim yazacağım. Tabi sıtarbaksa giden bir Hıdır deyil de bir Cenk olur, bir Alptuğ olur.(ya ne olacağıdı kıpss)



Sonra çıktık aykap almağa karar verdik. Artık heroyinli hap içtiğimden midir, kimya laboratuvarında kimyemi madde kokladığımdan mıdır gidip 42 numara ayakkab aldım. 42 numara ayak mı olur amınıskim gidip yarın 43üyle deyiştireceyim. Banktaki demir aralığına yaslayıp da ziki demirlere sıkışmış çinli siki(evet yukardaki resim) gibi duruyor ayaklarım aykabda. "Ayakkabı giyince açılır yeaa" diyen tezgahtar piçin de anasını sikim.

Wednesday, April 13, 2011

Kırmızılar mı biziz

Otobüsle eve dönerken kendime bugün de bir ecayiplik, tuhaflık var ama neden her şey normal seyrediyor derken, kitleyici olduğu 200 metre öteden belli olan yaşlı emekli amca öndeki koltuğu beyenmeyip yanıma oturdu. Kulağımda kulaklık olduğundan dediklerini duyamıyordum ama yaşlıları alaya alan amerikalı kolej pijleri gibi görünmeyi de istemedim. Kulaklığı çıkardım yani. "Tekerlek üstü olduğu için oraya oturmadım" dedi bey amca bana. Ben de sevimli gülümsemesi ve hııı sözlerimle kitleyici yaşlı amcayla muhabbetimi çok kısa tuttum. Zira ona bi cevab verseydim bana bütün hayat hikayesini, çocuklarının bağkur pirimlerini, torununun 23 nisanda şiir okuyacağını anlatması çok muhtemeldi. İyi kurtuldum.

Kulaklığımı geri takıp kafamı Ayna grubu klibinde oynayan duygusallı adam edasıyla cama yaslamışken(yaslamak hhep kafamı yaslarım zaten) dikkatimi etrafta toplanan 45 yaş üstü adamlar çekti. Boş bir konu hakkında konuşmalarını tahmin etmem zor olmadı. Birbirlerine önümüze gelene bir tekme oynar gibi sarılan acayip adamlar atom fiziği hakkında konuşacak ya da "eeaabi aslında biz ülkemizdeki boru çıkarsak bize yeter ama amerika izin vermiyor yeaa" diyecek deyillerdi.

Adamları takip etmeyi bırakıp duygulu anlarıma geri döndüm. Duygulanmış yine "keşke bir kelebek olsaydım o zaman hayat benim için daha güzel olurdu" gibi saçma düşüncelere kapılmışsam da bu ibnemsi topumsu düşünceleri kafamdan hemen silip attım. Yanlışlıkla bir yerde dile getirsem bana Hollanda'ya git Amısterdam'a git vurdur ehehe demeleri söz konusu olurdu. Tanıdıkların bilhassa esnafların yüzüne bakamazdık ve mahalledekiler benimle epey taşak geçerdi.

Tartılmak için eczaneye girdiğimde(hala ortaçağlı gibi eczanede tartılmamaya dayanamayıp bana doğumgünü hediyesi olarak baskül alacak kankama da ayrıca teşekkür ederim) eczacı abinin zayıflamış olduğunu gördüm. Benimle aynı hastalığa sahip olduğundan içim buruldu.(o ne demekse artık) Neyse burası pek mühim deyil, tartıldım ve 67.3 kilo olduğumu gördüm. Giderek kilo almam kılaslığıma kılaslık katıyordu.



İddaamı oynayıp eve geldikten sonra Real maçını beklemeye koyuldum. Maç başladığında Marcelo hakkında olan fikirlerim tekrar etti. Marcelo'yu hiç sevmiyordum. Her an "nargilem duman duman bayıldım aman aman" diyecek gibi olan Derya Köroğlu'na benzeyen bir adamı neye seveyim ki? Üstelik çıyan gibi, tilki gibi sinsice gülen biri. Piç. Maçı izledim ve iddaam yine tutmadı amına koyim. Ama annemin "kırmızılar mı biziz" gibi sorduğu "lacivertliler mi real madrid" sorusu sayesinde moralim sinirlenmedi. Zaten lacivert de değil mordu Real'in forması. Ben de gittim pilav yedim. Ananı sikiyim Marcelo.

abi Metalika'nın ilk 2 albümünden sonrasını at çöpe

Bu blog şekilleri tam bana göre. Ne zaman böyle bi denyoluk fikriyatı gelse aklıma, bir acayiblik düşünsem diyorum ben bunu internet ortamına aktarayım.(teknolojiden çok anlıyorum izlenimi vermek için)

Şeytanlı metalli konserlerden dolayı metal müziğe karşı negatif fikirlerim olsa da geceleyin bal yiyip yanında su içerken hevili metalli şarkılar dinleyebiliyorum bazen.(aslında bilerek dinlemiyorum pileylistte çıkıyor) Baldan gelen enerji kötü sonuçlara yol açmasın diye metal müzik dinleyip kendimi duvardan balkon demirine vuruyorum. Sonuçta teknik üniversite okuyan bi insanım. Bazen gözüm hiçbir şeyi görmüyor, onun için enerjimi üzerimden atmayı pilanlıyorum.(evrene pozitif enerji yayalım diyenlere de fena kılım)

Bi yandan "abi metalika çok bozdu yea" derken, bir yandan da "oğlum cavalera bagetlerle bozuk parayı duvarda tutuyormuş" demeyi ihmal etmiyorum kendi kendime. Öncesinde hisli ve içli şarkılar dinlediğimden dinlediğim metarikalı müzikler kulağıma bir ninni hoşluğunda gelebiliyor. Normal şekilde gelmez ama hep evvelinde Ankaralı Turgut - nah çıktı yı dinlediğimden başıma geldi. Hatta o kadar hislendim ki pencereyi açıp "bütün dünya duysun, i lov you Judas Priest" veya "bilek metal için ölürüm" diye bağırasım geldi ama kafamı yere sürtüp, bunun saçma bir fikir olduğunu farkedince vazcaydım.



Sonra balımı ekpeğe sürerek devam ettim. Metal müziği de kapadım Killa Hakan açtım, şimdi de hislice müzikler dinliyorum.(ibne deyilim ama ibneler ölsün inşallah) Heavy metalli ortamlardan da kendimi tamamen soyutladım. Evimde Bulvar Gazetesi'nin(eski bulvar seksli fuhuşlu olmayan) verdiği ansiklopedileri okuyup bilgili beyfendi olmaya devam ettim.

Tuesday, April 12, 2011

Dünya Gudubetlikler Günü

Bugün çok ciddi bir siklik içerisinde olduğumuzu veya olduğumu düşünüyorum. Ha bugün dünyanın bir yerinde debrem, tsunami falan olursa hiç şaşırmayacağım ben. Dersiniz Hüseyin dediydi diye.

Gece başladı bu leş durumlar. 3 aydan 3 aya ödediğim internet faturasını ödeyecektim. Eskiden internet kesilmeden ödemezdim ama kesilen interneti açmak için 15 tl alır oldu pezevenkler. Telefon faturasını kıredi kartıylan ödediğim için 2 kartımdan 1'ini bulayım dedim. Amına kodumun kartlarını aradım taradım yarım saat bulamadım. En son en düz yerde, dolabımda çıktı. Halbuse oraya da bakmıştım ya hay neyse dedim. Belirli aralıklarla bana orospu çocukluğun kralını yapan Ttnet müşteri hizmetleri, lütfen 16 haneli kart numaranızı girdikten sonra hiçbir tuşa basmadan bekleyiniz derken 1 saniye bile beklemiyor ve kart numaranızı yanlış girdiniz diyerek yeniden aramamı söylüyor. Be amına koduğum, ben senin için kredi kartı numaralarımı ezberlemek zorunda mıyım? Azıcık bekle lan ölür müsün piç? 2 ay üst üste 80 liranın üzerinde fatura gelmiş, sinirliyim zaten, bir de yaptığınıza bak. Şirketin gelmişine geçmişini sağlam kalayladıktan sonra 1 saatte faturayı ödemiş oldum.

Yeni bilgisayarıma müziklerimi aktaracaktım. Müziklerimi;
-AnkARAlılar
-Arabesk Rap & Rap
-Fantazi & Arabesk
-Gudik Müzikler
-Karadeniz Müzikleri
-Şopar Müzikleri diye ayırdıktan sonra saat 4'ü geçti ve yatıp uyudum.(Dize yatma ve masal anlatma durumları yine yoktu)

Uyudum mu, uyumadım mı derken annemin Yurtiçi Kargo'dan bana bir paket geldiğini söylemesi üzerine kalkmak zorunda olduğumu farkettim. Kalkacaktım da nasıl kalkacaktım? Bir erkek sabah uyandıktan sonra nasıl hemen yatağından çıksın lan. Uykulu gözlerle yamula eğile koştum kapıya. Kargocu elemanın elini imzalamışım yanlışlıkla, neyse imzayı attım baktım saate 11.50, dedim ben daha uyurum yattım.

Yattım ama nereye yatıyorum, yine uyandırıldım bana telefon varmış diye. Hay sikeyim sanki belediye başkanıyım, benim gibi adamın ne işi olabilir ki dedim. Bilgisayar gelmiş tükkandan ona tırı vırı programlar yükleyecekmişim. Uykumun bölünmesine değer bir şey değildi yani. Deprem olsa yatağından kalkmayan adamı ne sikime böyle saçma işlere uyandırırlar diye hayıflandım.(O an hayıflanmışım bile amk düşünün)

12.30 olmuştu saat ve daha uyuyamazdım. Hilmiye Teyze yine bizdeydi ve ben grip olduğumun farkına varmıştım. Yemek yiyim, işleri halledeyim derken saat epey ilerledi. Maskott'un albümünü indirdim, 2-3 şarkı dışında bi sike benzemiyordu bence.. Haya(taşak anlamında olmayan haya) kırıklığına uğradım. Gerçi şimdi düşünüyorum sikeyim yani banane, sanki adamlar BABAMIN OĞULLARI.

Okula gitmeden önce dedim bir duş şekillerine gireyim, 15 dakika içinde 2 kere kırılan parmağımı çarpmak olsun, kafamı masa kenarına çarpmak olsun, bunun gibi türlü cenabet durumlara düştüm. Yılmadım banyodan çıktıktan sonra, hazırlığıma devam ettim. Kulaklığımın da koptuğu bu evrede ütümü şeklimi yapıp hazırlandım. Tam çıkacakken akbilimin olmadığını farkedince biraz onu aradım. Doktorun verdiği kokoyinli hap yüzünden hiçbir şeyi nereye koyduğumu hatırlamadığımdan akbilimi de bulamadım. Bulamayınca da eeh anasını avradını sikerim nalet gelsin böyle işe diyerek vazgeçtim okula gitmekten.

Şimdi diyecek olabilirsiniz lan 21 yaşına gelmiş adamsın, ne bu liseli ergenler gibi sürekli isyanlardasın. Ya ne yapayım be? Sakin bir insanım artık ama böyle gudubetliklerle karşılaşınca da hiddetleniyorum. Bugün Zeytinburnu'nda daha kavga da olmadı. Akşam Chelsea - Manchester United maçının yerine de amına kodumun Papatyam dizisi varmış Sıtarda. Böyle bir günde ben nasıl sakin olayım. Ne sikim bir gün hakkaten amına koyim lan. Gideyim bari fm oynıyım. Vedamı da aşağıdaki resimle yapıyorum, haydin hoşçakalın.

Monday, April 11, 2011

Kelebekleri seviyorum desem madara olurum ortamlarda

Benim gibi delikanlı bir adama bile
Dedirtiyorsun hay sikeyim yoksa
Başıma kötü bir şey mi gelecek acaba
Amına koyayım senin paranoya

Pilan program yaparken bazen
Sürekli omzu çıkan Gökhan Zan gibi
Düşünüyorum bir şey olur mu bana
Amına koyayım senin paranoya

Yine taş doldu diyorum bu ibneler
Ansızın bir ağrı girerse böbreklerime
Eriyip gidiyorum korka korka
Amına koyayım senin paranoya

İki büklüm olunca midemden dolayı
Kesin kanser olduğumu düşünüyorum
Bir bok olduğu yok oysa
Amına koyayım senin paranoya

Friday, April 08, 2011

Yemek yeme meselesi (Kilo almak isteyen baksın)



Birçoğumuz hayvan gibin yemek yiyen insanlarız. Ben şu ana kadar "abi ben az yemek yiyorum yeaa daha iyi" diyen bir arkadaşım olmadı. Zaten olamaz da, en fazla karton koli almak için o Bim senin, bu Migros benim dolandırdığım insan olur. Ketenpere anlamındaki dolandırmak deyil ama oğlum bak bakayım şu etrafa anlamındaki dolandırmak.

Birçoğunuz bilmiyor benim bir süreye kadar yemek yiyemediğimi. Yani pek de sikinizde değilim biliyorum. Afedersiniz ama yarak gibi şeyler yiyordum maalesef. Bamyası olsun, pırasası olsun, ıspanağı olsun, haşlanmış patatesi olsun, amına koyim diyorum yaşadığım hayat hayat değilmiş. Kendimi Müslüm Gürses konserine satmaya götürdüğü jiletler elinde patlamış, jiletler boşa gitmesin diye kendini doğramış adam gibi hissediyormuşum. Gerçi böyle bi adam olduğunu da pek sanmıyorum ama olsun ben hissettim bi kere. Zaman zaman kendimi Dinar Bandosu'nda hiç biske yaramamasına ortaya çıkıp dans eden kıllı adam gibi de hissediyorum.

Doğru düzgün yemekler yemeye yeni başladım. Tabi annem yemeğin içine yağ koymak yerine yağın içine yemek koyan bi insan olduğu için henüz her şeyi yiyemiyorum ama onu da değiştireceğime inanıyorum. Dışarıdan da pek yemiyorum, çünkü hepimizin bildiği gibi dışarda satılan her şey merdiven altında yapılır, yemekleri yapan insanlar özenle önce burnunu karıştırıp, elini apışarasına sürtüp öyle yaparlar yemekleri. Allah Uğur Dündar reyizi başımızdan eksik etmesin.

Yazın 72 kilo bi insanken ocak ayında 60 kiloya kadar düşmüş bir insanım. Geçirdiğim hastalık tillahımı sikmişti anlayacağınız. Ama toparlandım, yıkılmadım ayaktayım, dertlerimle başbaşayım, 67 kiloya kadar çıktım. Çıktım ama nasıl çıktım,hepsini açıklayacağım aşağıda.

1. Öncelikli olarak pinti olmayın. Kefenin cebi yok, bi daha dünyaya gelmiyceksiniz amına koyim, sıçana kadar yiyin.

2. Marketlerde daima yiyeceklerin kalori yerine bakın. 100 gramında 500 üstü kalori ne varsa alın.

3. Sabah kalkınca 1 ekmekle kutu krem peynirlerin yarısını ve bol malzemeli menemen yiyin. Arada ne kadar kaşar, zeytin, diğer acayip peynirlerden varsa tıkının.

4. Öğlen bi ekmekle artık çokokırem olur, şokella olur, nutella olur ne varsa yiyin.

5. Akşam yemeğinde 3 tabak pilav yiyin. Pilavın yanında tavuk olur, et olur, üzerine yemek olur(taze fasulye ve türlü bence mega oluyor) yardırın.

6. Gece yatmadan da yarım ekmekle yine çokokıremimizi yemeyi unutmayın.

7. Bunun dışında muz yiyin(muzun üstündeki yapışkanı alnınıza yapıştırmayı unutmayın), tahin helvası yiyin, mesir macunu yiyin, ceviz yiyin, fındık yiyin, pekmez yiyin, probis yiyin, ne varsa yiyin işte ama abartmayın. Sonra ben neden tavanda geziyorum, yok efendim kafam neden üst kata çarptı gibi şeyler demeyin bana. Göklerin hakimi olun demedik, hiç sikimde olmaz.

8. Son olarak oturun lan, her şeyi yapmaya üşenin ki hiç bi sik yapmayın. Ben 2 ayda 7 kilo aldım. Bu halde de kilo almazsanız testislerimi yiyin.

YALADIM