Sunday, February 06, 2011

Önler iyi ama arkalar I IH


Bugün yine başıma ilginç olaylar geldi. Minyon bir arkadaşımın yanından dönerken otobüz Reşat Nuri sahnesinin orada istop etti. Neden Reşat Nuri sahnesi diye tarif ediyorum da Pılakçıların orayı geçince demiyorum? Çünkü tam bir kültürlüyüm, küçüklüyümün tiyatrolarda geçtiği belli olsun istedim.

Daha önceki yazılarımı okumuşsanız telefonumun ara kablosu olmadığından ve mp3 playerımı sırtlanlar yediği için otobüzlerde, mülümüslerde ilkel insanlar gibi radyo dinleyen biriyim. Neyse otobüs istop edince tabi muavin falan ya da bi bilirkişi indi aşağıya bir şeyler yapmaya. Pompalaaaa, kökleeee, yükleeen diye bağırmaya başladı. Bu tabi otobüsteki komiklerin dikkatini çekti ki herkes pompalaaa diye bağırmaya başladı. Neyse dedim Allahlarından bulsunlar. Otobüs biğki defa daha durduktan sonra bi süre düzgün bir şekilde yoluna devam etti.

Bir süre radyo dinlemedim çünkü ağzıma bir şarkı takıldı. Tekrarlar halinde çıkınca buzluktan sanki dondurma petidanone kalıbı doldur ve dondur diyordum. Uzun sürmedi bu ama kuleanklığımı takınca şarkı söylemeyi bitirdim. Radyoda Mor ve Ötesi'nin Araf adlı şarkısı çalıyordu. Ara kabloyu acilen bulmam gerektiğini bir kez daha anladım. Saniyeler geçmeden otobüs tekrar istop etti ve belli bir kısım insan bana bakmaya başladı. Çünkü kulağım dolu olduğu için hay amınakoyim ya sözünü biraz yüksek sesle söylemiştim galiba.

Abii napalım ya, mühendislik okuyoruz biz, bak gömleğimin altında tişört de var, o kadar erkekle okuyorum, hep küfür ediyorlar, benim de ahlakımı bozdu ibnler sözlerim insanların hiç dikkatini çekmedi ama. Sonra baktım ki arkadan bir 93T daha geliyor. Dedim bari ona bineyim. Otobüsün çok fazla dolu olmasına rağmen tirene asılan piç çocuklar gibi bir süre o şekilde yolculuk ettim. Sonunda "bir basamak yukarı çıkabilir miyiz abi, mağdur olmayalım" sözlerimle bir basamak yukarı çıktım ve ölme tehlikem az da olsa azaldı.(Biri salmıştı, ondan ölebilirdim belirteyim) İster istemez birkaç insanı fortlayarak(bilerek yapmadım mont vardı zaten) da yolculuğumu bitirdim. Tuhaflıklar böyle acayip şeyler.

No comments: