Sunday, February 06, 2011

Kolpalıklar İçinde (Ihlamurlar Altında gibi)

Uzun zaman sonra geçen gün Taksim'e gittim. Gerçi 3 gün öncesi bir daha gitmiştim ama olsun. Hastayken canım dışarı çıkmak istemiyordu. (Aslında götüm yemiyordu dışarı çıkmaya tırsıyordum) Liseden arkadaşlarımın yanına gidecektim. Lise arkadaşlarım çağırmış şimdi gitmesem olmaz di mi. Hepsini sürekli görüyorum ama olsun yine de gideyim dedim.



Yolculuk yapmayı seviyorum mu sevmiyorum mu bilmiyorum. Ama sevmiyorsam da az sevmiyordurum. Mp3 playerımı sırtlanlar yediği için otobüste radyo dinleyen ilkel bir insanım. Zaten 25 dakikada anca kendi zevkime uygun bir şarkı bulduğum için yolculuklar çok kısa geliyor bana. Şişhane'ye geldiğimde arkadaşım aradı nerede olduklarını söylemek için. Malesef Melekler Kahvesi denen yerdelermiş. Nerede olduklarını çaktırmadım ama "tamam o zaman yeaa Ömer Hayyam'da inerim ben, daha çabuk gelirim" dedim. Otobüstekilere karşı ben buraları avcumun içi gibi bilirim edalarındaydım. Neyse otobüsten indim ve ilk cümlem "ananı skim çok soğuk lan" oldu. Her ne kadar hava da çok sıcak ya önceki günlere göre, halbuki hava durumunda yer yer kuzeyden sert rüzgarlar esecek demişlerdi desem de hava soğuktu lan bayağı.

Kulaklığı çıkarmıştım, her radyoda malesef Gripin çaldığından. Arkamdan birisi excuse mi diye seslenir oldu. Bir an geri dönmemle 2 turist gördüm. San Antuan Kilise'sini soruyorlardı bana. Diyecektim ki amk siz nasıl insanlarsınız, o kadar düz bir yeri nasıl bilmiyorsunuz, ilkokul çocukları bile her gün oraya gidip fotoğraf çektiriyor. Ama demedim, çünkü tam bir beyfendi(ve çok yakışıklı) olduğum için ülkemizi çok iyi şekilde temsil etmeliydim. Kam on Sitivi diyip yolu tarif ettim zağara.

Ara ara yerlerden yürüyerek bu sikko mekana geldim, arkadaşlarımın nerede olduğunu bilemedim. Buranın müdavimi olmadığımdan(En son 3 sene önce lise biterken falan gittiydim yine aynı tayfayla) 5-6 dakika bunları aramak zorunda kaldım ve sonunda buldum. Bu arama zamanı içinde etrafta türlü türlü fal bakan insanlar gördüm. Evet o kadar insan fal bakıyordu. Lan ne boktan bir yere getirdiniz beni diye isyan ettim içimden. Odalar vardı içeride, sanırım toplu gelince buraya geçiyordun. Bir çiftin buraya gelmesi zaten direk sevişme olacağını gösterir. Neyse dedim bari bir ıhlamur içeyim de kendime geleyim. Bunu dememle hassiktir demem 2 saniye içinde gerçekleşti veya gerçekleşmedi. Ihlamur 6.75 tl idi. Vay ake dedim skseler içmem. Hem 6 neyse de .75 ne idi, sanki nükleer bir füzenin 1600 km ileride bir yere kaç dakikada gideceğinin formülünü verir gibi saçma sapan bir küsürat koymuşlardı. Kıllandım ve 2 liraya tadı bok gibi olan bir çay içtim.(Ve evet açık istememe rağmen yine zift gibi bir çay getirdi yavşak)

Böyle 10 dk geçti geçmedi, bir dallama geldi. Bir arkadaşla(ortamdaki tek kız) bir şeyler konuşmaya başladı. Hayırdır bilader bakışlarımı üstünden eksik etmememe(yine meme dedim) rağmen bir şey demedi. Sonradan öğrendim, çok sonra değil ama 10 saniye sonra, arkadaş fal baktıracaktı. Kader ağlarını yine örmüştü. Gitmiş baktırmış falı geldi, kadın mala bağladı anafikrinde olan bir açıklama yaptı bize. Tahmin etmiştim dedim zaten, çünkü her şeyi tahmin eden biriyim. İddaa'dan kürekle para kaldırıyorum hatta.

Yalnız ne yalan söyleyeyim. Buradaki yılan popülasyonunu az yerde görmüşümdür. Etraf bayan kaynıyor. Yakışıklı bir insan olan benim ilgilerini çektiğim kadar ilgimi çekmediler ama. Yine de epey giderliler. Şayet ara bir ortama dayanabilirseniz gidin. Çaydan başka bir şey içmeyin ama, oraya verceğiniz bir içecek parasıyla bi 70'lik içersiniz.

Daha sonra bir takım adamlar olarak ortamdan ayrıldık. Never alone adlı şarkıyı söyledim 12 saniye falan, çünkü hakiki ahbaplarım yanımdaydı. Duygulanmadım ama gey deyilim çoğ şükür. Sevgiler.

No comments: