Thursday, January 06, 2011

Aaa piçe bak ne kadar da tatlı




Merhaba sevgili dostlarım. Öncelikle çok sevinçliyim, yarın abim geliyor. Uff böyle diyince de koyden abim gelliyor(karabüklü şivesiyle) dediğimi hissettim bi an kötü oldum da neyse bu zaten pek önemli değil.

Bugünkü olayım çocuklar. Çocukları oldum olası pek sevmem, daha doğrusu çocukların çoğunu Hacı Gaffur'un(Kaygısızlar'ın Kanal 6 da yayınlanan bölümlerindeki) soyundan gelen iğrenç bebeler olarak gördüğümden dolayı sevmiyorum. Yoksa sevimli bir çocuk gördün mü, selamın aleyki yiğenim deyip yanaklarından bir makas almayı da çok iyi bilirim. Zaten ortamda sevimli bir çocuk varsa genelde bunun etrafına üşüşmüş güzel kızlar olur, yani bir nevi ekmek kapısıdır sevimli çocuklar.

Henüz 2 yaşında bir yiğenim var. Telaşlanmayın, sizi ondan bile kıskanmıyorum. Garip bir vatandaş kendisi. 2 yaşından gün alalı 2 aydan fazla olmasına rağmen(normalde gün alma olayına girenlere küfür etsem de burada nedense kullanayım dedim) henüz konuşamıyor. Daha doğrusu anne, baba, dede, anani gibi sözler söylüyor sadece, gerizekalı değil yani çok şükür. Bir de bana, yani dayısına didi diyor. Kendimi Amerika sokaklarında hey yu madafaka diye gezen zenciler gibi hissediyorum öyle diyince. Didi ne lan, dayı diyeceksin desem de malesef kendisi beni anlamıyor. Garipsiyorum durumu. Lakin ben onun insanları anlamadığını değil de anlamak istemediğini düşünüyorum. Çünkü kendisi bir erkeğin ömür boyu yapması gerektiği en önemli şeyi yapıyor. KEDİLERİ SEVİYOR. İnsanlara kedileri gösterip gülüyor. Umuyorum ki ilerleyen zamanlarında kedilerle fotoğraf çektirip ekmek çıkardığı günleri de göreceğim.

Neyse yiğenini, çocuğunu her yerde anlatan denyolar gibi davranmayacağım. Sadece çocuklarla muhattap olmam konusundaki çocuk genelde o olduğundan hakkında bilgi verdim. Bu arada çok bilinçli bir dayı olduğumu da hatırlatmadan geçemeyeceğim. Sayemde 2 yaşında iddaa ve ganyan bayiine ilk adımını attı. Monitörden maç takip eden insanlarla az da olsa vakit geçirdi. Bu onun hayatı boyunca unutamayacağı bir şey olsa gerek. Annesi, babası yapmaz bu yaptıklarımı. Sayemde market arabalarında az gezmedi. Gerçi aramızda mutualist bir ilişki var. Ben onu gezdiriyorum, bu sayede de ay canım ne tatlı kardeşin mi gibi sorular soran bayanlarla muhattap oluyorum. Hayır dayısıyım ben diyerek de karizmamı doruk noktalarına çıkarıyorum. Ama şu ana kadar net bir ekmek çıkmadı kendisinden. Biraz büyümesi sonrası ortamların müdavimi 2 delikanlı olarak ortalığın tozunu attırmamamız içinse hiçbir sebep yok, bunu da belirteyim.

Çocukların olumlu yönlerinden sonra, şimdi kendilerini sevmememi sağlamalarından bahsedeceğim. Öncelikle otobüslerde ağlayan piç veletlere acayib şekilde sinir oluyorum.(Acayib değil, acayip dediğinizi duyar gibiyim ama neyse cevab vermek istemiyorum buna.) Sulukuleli olduğu net bir şekilde belli olan çocukların, "ay canım ne şeker şeysin" diye sevilmesi de çocuklara karşı bir nefret duygusu uyandırıyor içimde malesef. Aslında ben iyi biriyim ama anlayacağınız gibi insanlar beni bu hale getiriyor.

Neyse bu aralar zaten çok fazla şey yazıyorum, fazla uzatmayacağım. Yarın bir sürü işim de var. Dediğim gibi çocukları sevin ama annesi dünyalı, babası Neptünlü gibi görünen bir çocuğu sevmeyin. Özellikle bunu kızlar dikkate almalı. Yazının başında örneğini gösterdiğim çocukları sevmeyin bayanlar, beni sevin daha iyi. Hatta çok daha iyi. Kendinize iyi bakın, hoşçakalın.

No comments: