Tuesday, April 12, 2011

Dünya Gudubetlikler Günü

Bugün çok ciddi bir siklik içerisinde olduğumuzu veya olduğumu düşünüyorum. Ha bugün dünyanın bir yerinde debrem, tsunami falan olursa hiç şaşırmayacağım ben. Dersiniz Hüseyin dediydi diye.

Gece başladı bu leş durumlar. 3 aydan 3 aya ödediğim internet faturasını ödeyecektim. Eskiden internet kesilmeden ödemezdim ama kesilen interneti açmak için 15 tl alır oldu pezevenkler. Telefon faturasını kıredi kartıylan ödediğim için 2 kartımdan 1'ini bulayım dedim. Amına kodumun kartlarını aradım taradım yarım saat bulamadım. En son en düz yerde, dolabımda çıktı. Halbuse oraya da bakmıştım ya hay neyse dedim. Belirli aralıklarla bana orospu çocukluğun kralını yapan Ttnet müşteri hizmetleri, lütfen 16 haneli kart numaranızı girdikten sonra hiçbir tuşa basmadan bekleyiniz derken 1 saniye bile beklemiyor ve kart numaranızı yanlış girdiniz diyerek yeniden aramamı söylüyor. Be amına koduğum, ben senin için kredi kartı numaralarımı ezberlemek zorunda mıyım? Azıcık bekle lan ölür müsün piç? 2 ay üst üste 80 liranın üzerinde fatura gelmiş, sinirliyim zaten, bir de yaptığınıza bak. Şirketin gelmişine geçmişini sağlam kalayladıktan sonra 1 saatte faturayı ödemiş oldum.

Yeni bilgisayarıma müziklerimi aktaracaktım. Müziklerimi;
-AnkARAlılar
-Arabesk Rap & Rap
-Fantazi & Arabesk
-Gudik Müzikler
-Karadeniz Müzikleri
-Şopar Müzikleri diye ayırdıktan sonra saat 4'ü geçti ve yatıp uyudum.(Dize yatma ve masal anlatma durumları yine yoktu)

Uyudum mu, uyumadım mı derken annemin Yurtiçi Kargo'dan bana bir paket geldiğini söylemesi üzerine kalkmak zorunda olduğumu farkettim. Kalkacaktım da nasıl kalkacaktım? Bir erkek sabah uyandıktan sonra nasıl hemen yatağından çıksın lan. Uykulu gözlerle yamula eğile koştum kapıya. Kargocu elemanın elini imzalamışım yanlışlıkla, neyse imzayı attım baktım saate 11.50, dedim ben daha uyurum yattım.

Yattım ama nereye yatıyorum, yine uyandırıldım bana telefon varmış diye. Hay sikeyim sanki belediye başkanıyım, benim gibi adamın ne işi olabilir ki dedim. Bilgisayar gelmiş tükkandan ona tırı vırı programlar yükleyecekmişim. Uykumun bölünmesine değer bir şey değildi yani. Deprem olsa yatağından kalkmayan adamı ne sikime böyle saçma işlere uyandırırlar diye hayıflandım.(O an hayıflanmışım bile amk düşünün)

12.30 olmuştu saat ve daha uyuyamazdım. Hilmiye Teyze yine bizdeydi ve ben grip olduğumun farkına varmıştım. Yemek yiyim, işleri halledeyim derken saat epey ilerledi. Maskott'un albümünü indirdim, 2-3 şarkı dışında bi sike benzemiyordu bence.. Haya(taşak anlamında olmayan haya) kırıklığına uğradım. Gerçi şimdi düşünüyorum sikeyim yani banane, sanki adamlar BABAMIN OĞULLARI.

Okula gitmeden önce dedim bir duş şekillerine gireyim, 15 dakika içinde 2 kere kırılan parmağımı çarpmak olsun, kafamı masa kenarına çarpmak olsun, bunun gibi türlü cenabet durumlara düştüm. Yılmadım banyodan çıktıktan sonra, hazırlığıma devam ettim. Kulaklığımın da koptuğu bu evrede ütümü şeklimi yapıp hazırlandım. Tam çıkacakken akbilimin olmadığını farkedince biraz onu aradım. Doktorun verdiği kokoyinli hap yüzünden hiçbir şeyi nereye koyduğumu hatırlamadığımdan akbilimi de bulamadım. Bulamayınca da eeh anasını avradını sikerim nalet gelsin böyle işe diyerek vazgeçtim okula gitmekten.

Şimdi diyecek olabilirsiniz lan 21 yaşına gelmiş adamsın, ne bu liseli ergenler gibi sürekli isyanlardasın. Ya ne yapayım be? Sakin bir insanım artık ama böyle gudubetliklerle karşılaşınca da hiddetleniyorum. Bugün Zeytinburnu'nda daha kavga da olmadı. Akşam Chelsea - Manchester United maçının yerine de amına kodumun Papatyam dizisi varmış Sıtarda. Böyle bir günde ben nasıl sakin olayım. Ne sikim bir gün hakkaten amına koyim lan. Gideyim bari fm oynıyım. Vedamı da aşağıdaki resimle yapıyorum, haydin hoşçakalın.

No comments: